8 Temmuz 2018 Pazar

Mor Gabriel Manastırı

mor gabriel manastırı tarihi ile ilgili görsel sonucu

Mor Gabriel Manastırı, Deyrulumur adıyla da bilinir ve Midyat’a birkaç kilometre mesafede, İdil yolu üzerindedir.Dünyanın ayakta duran en eski Süryani Ortodoks manastırıdır. Mardin ilinin Midyat ilçesine bağlı Güngören köyü sınırları içerisinde, Süryanilerin anayurdu olarak bilinen Tur Abdin platosunda bulunmaktadır. Manastır, 397 yılında Mor Şmuel (Samuel) ve öğrencisi Mor Şemun (Simon) tarafından, bir Zerdüşt tapınağının kalıntıları üzerinde inşa edilmiştir.Kartmin Üçlüsü adlı metinden öğrendiğimize göre 397 yılında kurulan Mor Gabriel Manastırı‟nın kurucu babaları Savro (Savur) bölgesinde bulunan İştin köyünden Mor Şmuel ile o zaman bir Süryani köyü olan Kartmin (Yayvantepe) köyünden olan Mor Şemun‟dur. Mor Şmuel, 4. yüzyılda münzevi bir hayat sürmek için İştin köyünden Nsibin (Nusaybin) yakınlarında bulunan ve Amrin olarak adlandırılan bir dağın başına giderek kendine bir manastır kurar. 350 yılında Persler bölgeye girdiğinde kurduğu manastır da saldırıya uğrar. Mor Şmuel bölgeyi terk ederek Kartmin köyüne gelir. Köy yakınlarında bulunan bir su kaynağının yanına kendine bir barınak kurar. Köyün zenginlerinden Saliba adlı bir adamın, Şemun adında bir oğlu vardır ve ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Saliba, Mor Şmuel‟den yardım isteyerek, oğlunu hastalıktan kurtarması durumunda onu kendisine öğrenci olarak vereceğini söyler. Şmuel‟in dualarıyla kurtulan Şemun, ergin yaşa geldiğinde ailesi tarafından Mor Şmuel‟e çömez olarak verilir. Bir süre sonra, daha sakin bir yer bulmak için Mor Şmuel ve Mor Şemun, Kartmin köyü yakınlarındaki barınaklarından ayrılmaya karar verirler. Kendilerine bir manastır kurmak için mezmurlar okuyarak Kartmin köyünün kuzeydoğusuna doğru yola çıkarlar ve akşam olduğunda bir putperest tapınak harabesinin yakınına ulaşırlar. Dinlenmek için burada durmaya karar verirler. Aynı gece Allah‟ın bir meleği, Mor Şmuel 4 görünümünde Mor Şemun‟a görünür ve beraberce manastırın temelini üç taşla işaretlerler. Bunun üzerine Mor Şmuel ve Mor Şemun, 397 yılında manastırlarını burada kurarlar.



Mor Gabriel Manastırı ilk dönemlerde ilk kurucusunun adıyla, Mor Şmuel Manastırı ve daha sonra ikinci kurucu atasının adıyla, Mor Şemun Manastırı olarak çağrıldı. Manastır‟ın bugün de kullanılan ismi olan Mor Gabriel Manastırı ise, 7. yüzyılda buraya gelerek önce Manastır Reisi ve daha sonra, 634 yılında Manastır ve Turabdin Metropoliti olan ve Mardin, Tell Mauzlath (Urfa‟da Viranşehir ilçesi), Dara (Mardin yakınlarındaki Oğuz köyü) ve Riş„ayno (Urfa‟da Ceylanpınar ilçesi ile Suriye‟de Ras al „Ayn) gibi kentleri de içine alan geniş bir bölgenin dini liderliğini yürüten Beth Kustan (Bekusyone; bugünkü Alagöz) köyünden olan aziz Gabriel‟in (ö. 668) isminden gelmektedir.
Dünyanın birçok yerine dağılmış Süryanilerin her yıl ziyaret ettikleri tam 1600 yıllık tarihe sahip dünyanın ayakta duran en eski Süryani Ortodoks manastırlarından biridir.Mardin ilinin Midyat ilçesine bağlı Midyat-Cizre Karayolunun 23. km.sinde bulunan Güngören (Kertmin) köyü sınırları içerisinde anayoldan 2,5 km. Güneydoğu istikametindeki yamaçta bulunmaktadır. Manastır üzüm bağları ve kısmen de meşe ağaçlarıyla çevrili geniş bir ormanlık alanın içindedir.Mor Gabriel Manastırı, 397 yılında iki Süryani aziz, Şmuel ve Şemun tarafından kuruldu. Süryani Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olan Mor Gabriel Manastırı, 1600 yılı aşan tarihiyle sadece bölge ve Türkiye’nin değil ama aynı zamanda halen faal ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen dünyanın da en kadim, en eski manastırlardan bir tanesidir.


Kurulduğu günden beri Süryani Kilisesi’nin en önemli dini merkezlerinden biri olan Mor Gabriel Manastırı, baştan beri Hıristiyan aleminin de önemli manastırlarından biri oldu. Kuruluşundan sonra Manastır’ın ünü Roma ve İstanbul’da oturan imparatorların kulağına kadar gitmiş ve bağış yolladıkları manastırlardan biri oldu. Mor Gabriel Manastırı’nda kurulan okul ve kütüphane ise Manastır’ın zengin tarihine bir başka tanıklıktır. Mor Gabriel Manastır Kütüphanesi’nden çıkan ve bugün British Library’de bulunan bir elyazmasından bu Manastır’da daha 6 ve 7. yüzyıllarda Homeros’un İlyada adlı eserinin Grekçede okunduğuna tanıklık ediyor. Arapçadaki Kufi hat sanatının da ilham kaynağı olan Süryanice Estrangelo hat sanatını bu Manastır’da icra eden rahiplerin yazdığı (çizdiği) muhteşem harfleri görmek için uzak bölgelerden hattatların bu Manastır’a geldikleri de biliniyor.
 Mor Gabriel Manastırı yerel bazda Deyr Ömer yani Ömer Manastırı ismiyle bilinmektedir. Bölge halkının çoğu bu manastırı Hz. Ömer le ilişkilendirmelerinin nedeni ise şu rivayete bağlamaktadır: Bilindiği üzere Kuzey Mezopotamya da yaşamakta olan halk, İslam dinini Hz. Ömer in hilafeti döneminde kabul etmiştir.


Aziz Gabriel, Turabdin bölgesinin tarihinde önemli bir değişime yol açan bir zamanda, bölgenin Müslüman-Arapların eline geçtiği bir dönemde Manastır ve Turabdin Metropoliti olarak görev aldı. Kartmin Üçlüsü adlı metinde geçen ancak bu konuda yazan tarihçilerin hemfikir olmadıkları bir konu olan aziz Gabriel‟in Halife Ömer bin Hatab‟la (ö. 644) görüşüp görüşmediği ve ondan bir ferman alıp almadığı konusu bir yana bırakılacak olursa,15 Manastır ve Turabdin bölgesinin bu dönemi çok fazla zarar görmeden geçirmesi ve özellikle Manastır‟ın bundan sonraki dönemde de vakıflarını elinde tutması ve gelişmeler kaydetmesini, aziz Gabriel‟in bu dönemdeki başarılı idaresi ile Müslüman-Arap liderlerle kurduğu iyi ilişkilere bağlamak mümkündür. Aziz Gabriel‟in Müslüman-Arapların bölgeye yerleşmeye başladığını görmesinden dolayı Müslüman-Arapların yöneticileriyle görüşmüş olması büyük bir ihtimaldir. Dolayısıyla aziz Gabriel‟in hayat hikayesinde geçen Halife Ömer bin Hatab ile Jazire (bugünkü Cizre)‟de görüştüğü yönündeki ifade tümüyle yanlış değildir.
Aziz Gabriel‟in görüştüğü kişi Halife Ömer bin Katab‟ın kendisi değilse eğer onun bölgedeki komutanı olması büyük ihtimaldir.
Rivayete göre Hz. Ömer in ünlü komutanı Halit Bin Velit bölgenin İslamlaşması için görevlendirilir ve genel olarak halkın birçoğu silah kullanılmadan İslamiyet i kabul eder. Ancak İslam dinini kabul etmeyen bazı kişiler Mor Gabriel Manastırına sığınarak saklanır. Bunlara her ne kadar çağrı yapılsa da manastırdan dışarı çıkmazlar. Bunun üzerine Hz. Ömer hiddetlenir, manastırın çevresini kalın bir halatla sarar ve manastırı içindekilerle birlikte omuzlayarak manastırı yerinden sökmeye çalışır. Ancak manastır yerinden sökülmez ama azıcık eğrilir. Bu olaydan sonra halk bu manastıra Deyr Ömer Manastırı ismini vererek o tarihten bu yana Manastır bu isimle tanınmakta ve mimarı yapısındaki fiziki görünümde hafif bir eğrilik olduğuna inanılmaktadır. Geçmişten gelen ve nesilden nesile aktarılarak anlatılan bu hikâyenin hiçbir yazılı kaynakta yer almaması ve bilimsel anlamda hiçbir değerinin olmaması nedeniyle bu rivayet sadece halk arasında bu şekilde anlatılmaktan öteye gitmemektedir. Mor Gabriel Manastırına baktığımız zaman, tarihi ve mimari açıdan muhteşem bir dini yapı olduğunu söyleyebiliriz. M.S. 397 yılında yanı günümüzden 1600 yılı aşkın tarihi bir geçmişi vardır. Manastırın inşa edildiği tarihlerde sadece bu bölgede değil Kudüs ten başlayarak Roma ve Bizans imparatorlukları sınırları içinde kalan bölgelerde bile böylesi muhteşem bir dini yapı henüz inşa edilmemişti. Mor Gabriel Manastırı böylesine zengin bir tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen yapılışından hiçbir şey kaybetmeden halen sağlam ve dimdik ayaktadır. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası kapsamında 1. derecede sit alanı olarak ülkemiz sınırları içinde koruma altındadır
5. yüzyılın sonu ile 6. yüzyılın başında Manastır‟da eğitim görüp dönemlerinin etkili metropolit ve yazarlarının Manastır‟dan çıkmış olması daha bu dönemde Manastır Okulu‟nun ciddi şekilde bir eğitim programına sahip olduğuna kanıttır. Mor Gabriel Manastırı‟nın önemli bir din ve eğitim merkezi olması nedeniyle burada oluşturulan Manastır Kütüphanesi döneminin en zengin kütüphanelerinden biri oldu. Tarihsel süreçte bölgede yaşanan savaş ve saldırlar yüzünden Manastır Kütüphanesi‟nin sahip olduğu paha biçilmez elyazmalarının hemen hepsi yok oldu. Yine de bunların içinden kurtulan birkaçı günümüze ulaştı ve bu elyazmaları, Manastır hattatları tarafından kopyalanan ve Manastır Kütüphanesi‟nde korunan o dönemdeki yazın zenginliği gösterecek niteliktedir.
Kartmin Üçlüsü, 819 Vakayinamesi ile Mor Şemun d’Zeyte’nin Biyografisi adlı eserler Mor Gabriel Manastır Kütüphanesi‟nin zenginliğine tanıklık eden en kadim yazılı kaynaklardır. Bu kaynaklar, Manastır Kütüphanesi‟nin paha biçilmez hat ve minyatür sanatı ile benzenmiş Kutsal Kitap yazmalarına sahip olduğunu anlatıyor. Aynı kaynaklardan Manastır Kütüphanesi‟nin Kutsal Kitap elyazmaları yanında dönemin önemli yapıtları olan Maktabzabne d’Yakub d’Urhoy (Urfa Vakayinamesi), Dayroyo Maktbono d’Zuknin (Zuknin Vakayinamesi), Efesli Yuhanon‟nun kaleme aldığı Maktabzabne ‘İtonoyo (Kilise Tarihi) ve Kthobo d’Dubore d’Onvoye Madenhoye (Doğu Azizleri‟nin Hayat Hikayeleri) gibi yapıtlara da sahip olduğu anlaşılıyor.
Derlemedir.
Akcan Mir
Kaynaklar;
1-MOR GABRİEL MANASTIRI VE MANASTIR OKULU’NUN TURABDİN BÖLGESİNDEKİ ETKİSİ – Yakup Bilge
2-Şehmus KARTAL/Kültür Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...