27 Mayıs 2018 Pazar

Hz. İsa’nın kabri nerededir?





Mezarda bulunan kemikler üzerinde kimyasal bir yöntemle incelemelerde bulunduğunu belirten İsrailli arkeolog Aryeh Shimron, bu incelemeler sonucunda kabirlerin Hz. İsa'ya eşi Mary Magdalene ve oğlu Yehuda'ya ait olduğunu öne sürdü.

Talpiot Mezarlığı'ndaki kemik örneklerinin Hz. İsa'nın evlendiğini kanıtladığını ileri süren arkeolog Shimron, İncil'de belirtildiği gibi Hz. İsa'nın göğe yükselmediğini iddia etti.




Kudüs'teki bir mağarada bulunan çivilerin, Hazreti İsa'nın çarmıha gerilirken ellerine çakılan çiviler olduğunu iddia etti


Kudüs’te bulunan Kutsal Kabir Kilisesinde Hz. İsa’nın gerçek kabrinin bulunduğuna milyonlarca Hıristiyan inanmaktadır.İki yüzyıl boyunca Hz. İsa’nın mezarının bulunamaması ve gerçek bir açıklamanın olmaması bunu söylentiden öteye götüremiyor.
Kutsal Kabir Kilisesi,Kudüs'te eski Kent'in kuzey batısında yer alır.Burada ilk kiliseyi ,Hristiyanlığı ilk benimseyen Roma İmparatoru ı.Constantinus(büyük)yaptırmıştır.614'te sasanilerin yaktığı bu kilise 616-626 arasında başkeşişModestos tarafından onarıldı.1009 yıllarında Halife Hakim'in yıktırdığı yapıyı bu kez ,IX.Konstantinos (Monamakhos)onarttı.12.yy Haçlılar da onarım yaptılar.sık sık onarım geçiren kilise son halini 1810 almıştı.Burası 4 yy.dan itibaren Hz.İsa'nın öldüğü,gömüldüğü ve dirildiği yer olarak kabul edilmiştir.Fakat bunu gösteren bir kanıt bulunamamıştır.



Kutsal kitap İncil’e göre Hz. İsa’nın cenazesi, ”Yusuf cesedi alıp onu temiz bir keten bezine sardı; kaya içine oymuş olduğu kendi yeni kabrine onu yatırdı ve kabrin kapısına büyük bir taş yuvarlayıp gitti. MATTA 27:59-60 ”

Roma imparatorluğunun Hıristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatoru Konstantin 4. yüzyılın başında Kudüs başpiskoposu tarafından İsa’nın kabrini bulmak için görevlendirildi. Böylece Büyük Roma tapınağını yıkan kral, temellerinde bir kabir buldu. Bu kabrin, Arimathealı Yusuf’un acele ile Hz. İsa’yı gömdüğü yerdir diyerek açıklama yaptı. Bu gün bunu doğrulayan hiç bir kaynak yoktur.






Kutsal Mezar Kilisesi 355 senesinde inşaa edilmiş ve Kudüs'ün Eski Kent bölgesinde bulunan Hristiyan mahallesinin kalbinde bulunuyordu. Kilise, Hristiyanlar için büyük öneme sahip altı ayrı yapıdan biri, öteki bazıları ise, Yunan Ortodoks Kilisesi, Roma Katolik Kilisesi, Ermeni Kilisesi.Kilisenin anahtarı ise 12.yy'dan beri Müslüman bir ailede bulunuyor ve bu aile tarafından himaye ediliyor.(Kaynak: Independent Çeviri: Şıvan Okçuoğlu)






kEMİK KUTULARI








Arkeologlar tarafından yayınlanan raporda, mezarın 4,2 m genişliğinde bir verandası ve çatısının neredeyse tamamen tahrip olduğu 2 mx 2.4 m.Örtü odasının cephesi, ön kamaranın kuzey duvarındaydı ve bir dairenin üzerinde ters çevrilmiş bir V şekilli korniş ve tamamlanmamış bir rozetle süslenmişti. Batı duvarında biri diğeri girişin karşısındaki duvarda iki niş vardı. Kemik parçaları hariç boş kalmışlardı.








Mezar odasındaki “kemik kutuları” üzerine işlenen tasvirlerin, Kudüs’te Hristiyanlığa ait en eski izler olduğu belirtildi. Arkeologlar, mezar odasını uzaktan kumandayla kontrol edilen robot kamerayla inceledi. Kireç taşından yapılma kutulardan bir tanesinin üzerinde, Yunanca “Tanrı’ya birisini kaldırması için çağrıda bulunan” bir yazı olduğu belirtildi. Bir diğer kutuda ise ağzında Yunus peygamberi tuttuğu düşünülen bir balık resmi görüldü. Balığa ve “Yunus’un işareti”ne yönelik göndermelerin, Kudüs’teki Yahudiler tarafından olmasa da, ilk Hristiyanlar tarafından yapıldığı biliniyor. İDDİALAR DİNİ İNANIŞLARLA ÇELİŞİYOR .Kameranın çektiği görüntüleri inceleyen uzmanlar, Yunus ve balık resmini doğruladı. Dev bir balık tarafından yutulduğuna ve üç gün sonra canlı olarak kurtulduğuna inanılan Yunus’un hayata geri dönüşü, İsa’nın da üç gün sonra dirilmesiyle bağdaştığı için Hristiyan dünyasında büyük öneme sahip.

DePaul Üniversitesi akademisyeni Crossan “Avlu Mezarlığı ile Aramatyalı Yusuf’u ilişkili kılan hiçbir delil yok” dedi. Crossan, “Söyleyebileceğimiz tek şey, bu bölgenin mezarlarla dolu olduğu” yorumunu yaptı. Asbury Theological Seminary İncil okulundan Ben Witherington, Crossan’ın görüşünü destekledi. Witherington, Tabor’un eski ve yeni teorilerinin, “sadece birbirlerinin üzerine yığılmış spekülasyonlar olduğunu” ifade etti.
Yine araştırmayı başarılı bulan ve balık sembolünden etkilendiğini belirten Witherington, “Balık sembolünün bulunduğu ve ikinci yüzyıla ait olduğu bilinen Hristiyanlara ait kemik kutuları var... Balık, ilk Hristiyanlara ait I-Ch-Th-Y-S (Hz. İsa, Tanrı’nın oğlu, Kurtarıcı) sembolü. Elimizde olmayan delil, bu sembolün Yahudi kemik kutularında bulunduğu” dedi. Witherington aynı zamanda Yunanca yazının “dirilişle ilgili olduğunu” söyledi.


Crossan, araştırmada öne sürülen iddialara rağmen, M.S 1’inci yüzyılda Kudüs’te dirilişe inanan tek topluluğun Hristiyanlar olmadığına dikkat çekti. Ferisiler ve Essenilerin de ölümden sonra dirilişe inandığını belirten Crossan, “Belki de ilk Hristiyanlar Yehuda’nın balığın ağzından çıktığı inanışını Yahudi geleneklerinden aldı” dedi.

Alman jeologların Matta İncili'nden yola çıkarak yaptığı araştırmaya göre Hz. İsa 3 Nisan 33'te saat 15.00'te çarmıha gerildi ve aynı anda kum fırtınası başladı.
Başpiskopos,İncil bize Romalılar'ın İsa'yı, yurttaşların suçlulara verilen cezayı daha iyi seyredebilmeleri için Kudüs duvarlarına yakın idam yerinde çarmıha gerdiklerini söyler: Kentin kuzeybatısında bugün hâlâ Kudüs binalarının cephelerini kaplamak için kullanılan sert malaki kireçtaşı ocağı vardı.
Taşocağının İÖ 8. ve 7. yüzyıllardan kalma olduğu anlaşılmıştır ve burası İsa'nın zamanında meyve bahçeleriyle dolu bir alandı. Taşocağının bir yerinde taş ustalarının inşaat amaçlarına uygun olmadığı için öylece bıraktıkları bir taş vardır. Pek çok kimse işte bu kayayı İsa'nın iki hırsız arasında çarmıha gerildiği Calvary ya da Golgotha (kafatası biçimindeki yer) olarak kabul ederler.

Buraya yakın bir yerde Kudüs'ün zenginleri taşocağının kaya duvarına kendi kabirlerini oymuşlardı. Arimathealı Yusuf'un kullandığı kabir bunlardan biri olabilir: Matta İncili'nde anlatıldığına göre kabir, kentin duvarlarının hemen ötesinde ve idam yerinin de yakınında olmalı. İncil'de kabrin kapısının değirmen-taşı biçiminde büyük ve ağır bir kaya ile kapatıldığı yazılıdır.


Bu olaylar Matta'ya göre şöyle olmuştur: "Ve Sebt günü geç vakit, haftanın ilk gününe doğru, tan yeri ağarmaya başlarken, Mecdelli Meryem ve öbür Meryem kabri görmeye geldiler. Ve işte (...) Rabbin meleği gökten indi ve gelip taşı yuvarlayarak üzerine oturdu. Onun görünüşü şimşek gibi idi, esvabı kar gibi beyazdı. (...) Ve melek cevap verip kadınlara dedi: Siz korkmayın, çünkü haça gerilmiş olan İsa'yı aradığınızı biliyorum. O burada değil, çünkü dediği gibi kıyam etti", Markos 28: 1-6

Kudüs Hıristiyanlar'ı yıllarca o noktaya taptılarsa da, 2. yüzyılın başlarında Hadrianus kenti yıkıp kalıntıları üzerine kendi Aelia Capitolina putperest kolonisini kurduğunda kabir de kayboldu. Hadrianus 135 yılında yüksek bir tepe üzerinde aşk tanrıçası Afrodit'e adadığı büyük bir tapınak külliyesi inşa etti.

İmparatorun tapınağını çarmıha gerilme yeri ile kabrin üzerine yaptırdığına ilişkin nesilden nesile aktarılan bir söylenti vardı. 395 yılında yazan Aziz Jerome'a göre yakındaki Calvary kayası üzerine tanrıçanın büyük bir heykeli de dikilmiş olabilir. Daha sonraki Hıristiyan görüşüne göre Hadrianus, Hıristiyanların bu en kutsal yerlerini ziyaretlerini önlemek için tapınağını Kutsal Kabir üzerine yapmıştır.

Hıristiyanların da Yahudiler'in de yeni kentinde dinlerini uygulamalarına iyi gözle bakmadığı bir gerçektir. Ancak Roma dönemi boyunca yine de Kudüs'te küçük bir Hıristiyan azınlığı varlığını sürdürmüştür.

Başpiskopos Makarios kent duvarlarına bile bakmadan doğruca Hadrianus'un kentinin merkezindeki forumun kuzeyindeki büyük Roma tapınağına gitmişti. Çarmıha gerilme zamanında bu bölge kentin dışındaydı ve kente ancak İsa'nın ölümünden 10 ile 15 yıl sonra dahil edilmişti. 


derlemedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...