23 Temmuz 2018 Pazartesi

Hitit dış siyasetinde kadının rolü: Satılık prensesler

Görsel sonucu

Anadolu’nun henüz tarihsel çağlara girmemiş olduğu İlk Tunç Çağı’nın son evresinde beyliklerin yer aldığı siyasal bir yapıdan söz edilebilir. Bu beylikler arasında iktisadi-siyasi-kültürel alışverişler ve savaşlar söz konusudur. Anadolu’da asıl büyük kültürel değişim M.Ö. 2000 başlarında Asurlu tüccarların Anadolu’ya gelişiyle olmuştur. Büyük çapta köle ticaretinin yapıldığı bu dönemde evlilik kurumuna devletin, yani iktidarı elinde tutan egemen sınıfın doğrudan müdahalesi başlamıştır. Bu düzenin temsil edildiği büyük ataerkil aile topluluğu içinde kadın, artık erkeğin keyfi gücüne teslim edilmiştir. Siyasi irade kadını metalaştırarak alınıp-satılabilen bir mal haline getirmiştir. Anadolu’da İlk Tunç Çağı’nda erkeğin siyasi ve ekonomik güce erişimde kadının bir meta olarak kullanımı daha sonra Hititlere geçmiştir.

Hitit dış siyasetinde akrabalık bağının kurulması
Hititler, M.Ö. 17. yüzyıl ortalarından M.Ö. 12. yüzyıl başlarına kadar Anadolu’nun siyasal yazgısına yön veren bir devlettir. Hitit Krallığı erken dönemlerinden başlayarak yeni fethettikleri yerlere ve kimi önemli kentlere kraliyet ailesine yakın kişileri yönetici olarak göndermiştir. Ayrıca yeni ele geçirilen yerlere merkezden atama yerine doğrudan fethedilen yerin yerel yöneticisini iş başında bırakarak, buraları da yasal statüde Hitit Krallığı’na bağlamıştır. Bu siyasi taktiği ile Önasya’nın da dikkati çeken en büyük devletlerinden biri olmuştur.
Oysa bu siyasi başarının ardında başka ilişki ağları da vardı. Hitit Kralları, akrabalığa dayalı bir toplum modeline uygun olarak üretimi ve toprağı kendi denetimi altına almak ve kendini olası tehlikelerden korumak amacıyla yasal devletlerle yapılan anlaşmaları evlilik anlaşmaları ile güçlendirmiş, akrabalık vasıtasıyla kan bağı oluşturarak ilişkilerini daha da sağlamlaştırarak bölgede büyük bir siyasi güç birliği oluşturmuştur.

Hitit Devleti’nin bölgede söz sahibi olabilmesi ekonomik açıdan gelişebilmesi için öncelikle en önemli ticaret merkezi olan Kuzey Suriye’de askeri ve siyasi başarı kazanması gerekliydi. I.Hattuşili döneminde başlatılan Kuzey Suriye politikası Murşili döneminde de izlenmiş ve I. Şuppiluliuma’nın bölgede gerçekleştirdiği Hitit üstünlüğü ile son bulmuştur.

Suppiluliuma’nın bu dış siyasetteki başarısındaki en büyük etken ise Hurri tehlikesini önlemeye yönelik Hurrili kadınlarla evlenerek kurmaya çalıştığı akrabalık taktiğidir. Şuppilu¬liuma, Hurri asıllı Duduhepa ve Hinti adında iki kadınla evlenmiştir. Son meşru eşi olan Babilli prenses Malnigal ile evlenmesi ise Mitanni ülkesini topraklarına katma politikasına bir ön hazırlık amacı taşımaktadır. Çünkü Mitanni devletine karsı sefere çıktığı zaman, Mitanni’nin müttefik olabileceği tüm devletleri akrabalık yoluyla kendisine bağlamayı amaçlamış ve bunu da başarmıştır.

Hurri baskılarını bertaraf etmek için Hurrili kadınlarla evlenme geleneği imparatorluk çağında da devam etmiştir. II. Muwattali’nin eşi Danuhepa da Hurri asıllıdır. III. Hattuşili ise dinsel çevrelerin desteğini kazanmak amacıyla Hurrili olan Kizzuvatna rahibinin kızı Puduhepa ile evlenmiştir. Ancak Hat¬tuşili siyasi güç elde etmek adına kurnazca yaptığı bu evliliğe ilahi boyut katmış ve Puduhepa’yı kendi isteği ve aşkla değil, Tanrıça İş¬tar’ın emriyle aldığını söyleyerek asıl gayesini gizlemiştir.

Son köpeğin damat olması-Kuma olan prensesler
Şuppiluliuma, tıpkı kendi evliliğinde olduğu gibi aynı politik çıkarları için hem kız kardeşini hem de kızlarını yabancılarla evlendirerek, akrabalık bağıyla güce ulaşma ve elde edilen gücü kontrol altında tutmayı hedeflemiştir. Böylece Hitit ülkesinin siyasi menfaatleri doğrultusunda Hitit kadınlarının tarih sahnesinde önemli bir rol üstlenmesinden öte önemli bir araç olarak kullanılması devam etmiştir.

Şuppiluliuma Suriye seferlerine başlamadan önce Anadolu’daki birliği sağlamak maksadıyla Hayaşa Kralı Hukkana ile bir anlaşma yapar. Bu anlaşma çerçevesinde dostluk bağını kuvvetlendirmek için kız kardeşini Kral Hukkana ile evlendirir. Anlaşmada geçtiği şekliyle “son köpeği” de kral ailesine dâhil etmiş olur. Şuppiluliuma anlaşmanın 33. maddesinde, Hukkana’nın eski karısını kuma olarak muhafaza etmesine rıza göstermiş, ancak kızının üstüne kuma getirmemesini şart koşmuştur.
“Azzi ülkesinden bir kadını eş olarak alma!....Eskiden aldığın kadını kuma olarak (koruyabilirsin). Sana buna izin var. Fakat onu eş yapamazsın.”

Suppiluliuma Anadolu’daki muhtelif kavimleri siyasi evliliklerle kendisine bağlamaya devam etmiştir. Özellikle Kizzuwatna ile yaptığı antlaşma bu amacına yönelik büyük bir adımdır. Bu sırada Mitanni devletinin ortadan kalkmasıyla Önasya devletlerindeki denge kendiliğinden değişmiştir. Babil’e kaçan Mitanni Kralı Tuşratta’nın oğlu Mattiwaza Hititlere iltica eder. Şuppiluliuma bu durumu değerlendirerek yeni bir diplomasi atağı yapar ve Mattiwaza ile kızını evlendirir. Mitanni krallığını kendisine tâbi tampon bir devlet yaparak Asur’un kuvvetlenmesine karşı da tedbir alır. Mattiwaza ile yapılan anlaşmada Hitit kralı Şuppiluliuma bu evlilikten sanki ülkesinin geleceği ve kendi iktidarının güvencesi olarak değil de kızının iyiliği için yapmış gibi bahseder. Şuppiluliuma bir yandan kendi geleceğini kızının evliliği ile sigortalarken, diğer yandan da siyasi çıkarlarına alet ettiği kızını güya koruma altına alarak üzerine kuma getirilmemesi yönünde anlaşmayı şarta bağlar:

“Hatti ülkesinin kralı, ben Büyük Kral, kızım için Mitanni ülkesine hayat verdim. Tuşratta’nın oğlu Mattiwaza’yı elimde tuttum ve kızımı ona zevceliğe verdim. Prens Mattiwaza, Mitanni ülkesinde kral olsun. Ve Hatti ülkesi kralının kızı, Mitanni ülkesinde kraliçe olsun. Kumalar, sen Mattiwaza için hoş karşılansın. Fakat hiçbir kadın benim kızımdan daha büyük olmasın. Sen hiçbir kadının onunla eşit olmasına izin verme. Ve hiç kimse onun yanında eşit bir şekilde durmasın. Sen benim kızımı ikinci dereceye indirme. Mitanni ülkesinde o, kraliçeliğe alınsın...”

Suppiluliuma bununla da kalmaz yendiği beylerle barışı sürdürmek ve bölgede güç birliği oluşturmak gayesiyle Mira Beyi Mashuiluvas ile diğer kızı Muwatti’yi evlendirir. Siyasi evliliklere bir örnek de Hitit Kralı Muwatalli zamanında rastlamaktayız. Amurru kralı Sausgamuwa ile yapılan antlaşmada geçtiğine göre Muwatalli kız kardeşi DINGIRMES-IR, Seha Ülkesi kralı Masturi ile evlendirilmiştir.

Buğday karşılığı Mısır’a satılan Prensesler
Barışa yönelik yapılan izdivaçlar içinde en önemlisi ise Mısır Kralı II. Ramses’e kuma olarak gönderilen III. Hattuşili’nin kızlarının evliliğidir. Anneleri Puduhepa’nın müstakbel damadı Ramses’e yazdığı bir mektupta, kızları için çeyiz olarak vereceği köle, sığır ve koyunlar karşılığında ondan Hatti’de hüküm süren açlığa karşı tahıl istemiştir. Uzun mektuplaşmaların sonunda anlaşmaya varılmış ve Hitit prensesi kış mevsiminde Mısır’a gelin gitmiştir. Hititçe adı bilinmeyen bu prensesin, Mısırca adı “M3 –Hr-nfrw-R”dir.
Her ne kadar Ramses’in esas karısı olacak şekilde anlaşmalar yapılmış olsa da II. Ramses’in hareminde Hititli prensesten başka Babil ve Zulabi kökenli prensesler de vardır. Üstelik Hattuşili daha sonra ikinci kızını da Ramses’e eş olarak vermiştir. Bu kız belki de kız kardeşinin üstüne kuma olarak gönderilmişti. Mısır’da o tarihte ana kraliçesi Naptera’nın olması nedeniyle neredeyse dedeleri yaşında Ramses ile evlendirilen bu körpecik kızların kraliçe olma şansları da yoktu. Siyasi çıkarlara alet edilen Hitit prensesleri adeta bir gemi dolusu buğday karşılığında Mısır’a satılmışlardı.

Kızların değiş tokuşu: Berdel
III. Hattuşili’nin diplomatik ihtiraslarına kurban olan kızlarından biri de Išuwa beylerinden Ališarruma ile evlendirilen Kilushepa idi. Bu da yetmezmiş gibi siyasi çıkarlar için kadınların mal gibi takası da söz konusuydu. Hattuşili, diğer kızı Gaššulawiya’yı, Amurru kralı Benteşina ile evlendirirken, buna karşın bu kralın kızını da oğlu Nerikkaili’ye almıştı. Anlaşılan bugün Anadolu’da hala devam eden karşılıklı kız alıp verme geleneği olan berdel de Hititlerden bize miras kalmıştı. Erkeklerin kadınları aralarında değiş tokuş ettiği akrabalık sistemi içinde babalar güce kavuşurken kadınlar aşağılanarak siyasi entrikaların oyuncağı olmuştur.
Siyasi evliliklere vereceğimiz en son örnek ise IV. Tut¬haliya dönemine aittir. Mısır ile Hitit arasında bir tampon devlet olan Amurru kralı Şauşgamuva arasında yapılan barış antlaşmasında Tuthaliya kız karde¬şini Amurru Kralı ile evlendirmiştir.

Sonuç olarak; Hitit Kralları, yukarıda genel hatlarıyla açıklanmaya çalıştığımız evlilik uygulamalarıyla yayılımcı siyasetlerini devam ettirme, üretimi ve toprağı kendi denetimi altına almak ve kendini olası tehlikelerden korumak amacıyla kızlarını ya da kız kardeşlerini kendilerinden çok yaşlı kişilerle veya köpek diye aşağıladıkları barbarlara eş olarak vermiştir. Her ne kadar bu siyasi evlilik anlaşmalarında Hititli kızların üzerine kuma getirilmemesi şartı konarak meşru eş yapılmaları zorunlu tutulsa da erkeklerin bir cariye sınıfından bir başka kadınla birlikte olma hakkı her zaman vardır.

Tarih boyunca birçok kadın Hitit prenseslerinin kaderini paylaşmıştır. Bu tür evlilikleri Anadolu’da Hititlerin ardılları olan Selçuklu ve Osmanlı toplumlarında da görmek mümkündür. Bu kadınlar, erkeklerin siyasi emellerinin araçları olarak ülke siyasetinin birer yapı taşı olmuşlardır. Ülkenin siyasi geleceğinin sigortası haline getirilen prensesler ne yazık ki kendi geleceklerini tayin etmede söz sahibi olamamışlardır.
Hititlerin çok gelişmiş bir hukuk sistemine sahip olduğu hatta kadın-erkek eşitliğinin gözetildiği, evlilik, boşanma, mülkiyet, veraset ve ceza konularında kadının korunduğu şeklindeki genel olarak kabul görmüş abartılı ifadelere artık daha eleştirel gözle bakmak gerekmektedir. Kendilerine sorulmadan evlendirilen ve yaşam boyu mutsuzluğa mahkûm edilen Hitit kadını, adeta bir mal gibi alınıp satılmıştır.

Ülke yönetiminde zaman zaman kralla eşit konumda olan, bizzat dış politikaya karışan, devletlerarası hu¬kukta sözü geçen, kısaca ülkenin kaderinde de söz sahibi olarak gösterilen güçlü kraliçeler de kızları ile aynı kaderi paylaşmışlardır.
Hitit kadını evlilik, boşanma ve miras gibi sahip olduğu hukuki haklarından dolayı pek çok araştırmacı tarafından göklere çıkartılmaya çalışılsa da, onları aslında birçok sosyal haktan mahrum bırakılmış emeği ve bedeni sömürülmüş kadınlar olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.

* Feminist Yazar -Arkeolog

KAYNAKÇA
Alp, S.,
1947 “Hitit Kanunları Hakkında”, DTCF Dergisi, Sayı V, Ankara, s.465-482.
2001 Hititlerin Mektuplaşmaları, Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Y., İstanbul.
2002 Hitit Çağında Anadolu, TÜBİTAK Y., Ankara.
Altındal, A.,
2004 Türkiye’de Kadın, Alfa Y., İstanbul.
Akurgal, E.,
1990 Anadolu Uygarlıkları, NET Turistik Y., İstanbul.
2002 Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Y., Ankara.
Bhasin, K.,
2003 Ataerkil Sistem “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak, (Çev: Ayşe Coşkun), KADAV Y., İstanbul.
Bryce, T.,
2003 Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum, Dost Kitapevi, Ankara.
Brandau, B.-Schickert, H.,
2004 Hititler-Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu, (Çev: Nazife Mertoğlu), Arkadaş Y., Ankara.
Darga, A.M.,
1984 Eski Anadolu’da Kadın, İ.Ü. Edb. Fak. Y. No:2033, İstanbul.
Karauğuz, G.,
2002 Boğazköy ve Ugarit Yazılı Çivi Yazılı Belgelerine Göre Hitit Devletinin Siyasi Anlaşma Metinleri, Çizgi Kitabevi, Konya.
Kınal, F.,
1987 Eski Anadolu Tarihi, TTKB, Ankara.
Memiş, E.,
1994 Hitit Sarayında Kraliçelerin Rolü”, Belleten, LVI/221-223, TTKY. Ankara, s.279-293.
Ünal, A.,
2005 “Eski Anadolu’da Feminizmin Öncülerinden Bir Kraliçe Portresi: Kizzuwatnalı Puduhepa”, İdol Dergisi, Sayı 24, Ankara, s. 5-16.
Yiğit, T.,
1997 “Hitit Kral Ailesi Üyelerinin Siyasal Etkinliği Üzerine”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı 29, Ankara, s.233-24

BİNNUR ÇELEBİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...