23 Mayıs 2018 Çarşamba

Hırvat ve Sırp Göçlerinde Oğur İlgisi






Türkçe Konuşan Kiril ve Metody  kardeşlerin geliştirdiği Glagol Alfabeli Basca Tableti



Avrasya tarihinin kaynak yokluğundan dolayı tatminkar şekilde çözülemeyen sorunları sadece bozkırın Asya kesimiyle ilgili değildir. Doğu Avrupa'nın Erken Ortaçağı da böyle bilinmezlerle doludur. Bugünü doğrudan ilgilendiren bu tür sorunlardan biri ve belki en önemlisi, yazılı kaynak denince akla gelen Bizans ve Roma'nın yanıbaşında ve içinde bulunan ve de yazı kültürünün hakim bulunduğu Akdeniz dünyasının parçası olan bir bölgeye, Balkanlar'a yapılan Sırp ve Hırvat göçleri ve uzun bir süreçte Batı Balkan halklarının belli toplumsal odaklanmalar etrafında billurlaşarak bugünkü aynı adlı Güney Slav uluslarını oluşturması sürecidir. Kaynaklar Balkanlar'a Slav göçleri ile bu göçte gelenlerin kimliği, bunların daha sonraki uluslaşma süreçleriyle ilgisi ve göçler ile ulusların belirdiği zaman arasındaki dönem hakkında açık bilgi vermezler. Bu yüzden çok dağınık bilgi ve verileri birleştirerek bir terkibe gitmek gerekmektedir. Böyle olunca da ortaya pek çok ihtimal ve kombinasyon çıkmakta, özellikle de Balkanlar'da hakim siyasi bakışların işin içine girmesiyle bu konuda bir uzlaşma zemini bulunamamaktadır.


Ortaçağ kaynaklarında geçen, Balkanlar'daki erken Ortaçağ Slav topluluk ve/ya milletleri içinde ikisinin ismi bu kurala uymaz ve coğrafya ile açıklanamaz: Sırp ve Hırvat. Bunlar aynı zamanda diğerlerinin toplamından daha büyük ve kalabalık olan iki ulustur. Hatta Bizans'ın yazar imparatoru Constantine Porphyrogenitus, Hırvatlar dışındaki hemen tüm Slav topluluklarının Sırplardan geldiğini söyler.2




Burada bütün bir tarihi olgunun, bundan haber vermeyen üç asırlık kaynaklarla birlikte sorgulanması gerekiyor. 10. yy ortasında yazan Constantine, Sırp ve Hırvatların göçü için Herakleios zamanını, 7. yy.'ın ilk yarısını veriyor. Buna göre, Türklerin (Macarlar) kuzeyinde, yani bugünkü Çek-Leh-Slovak arazisinde bir yerde yaşayan Hırvatlar, Herakleios'un çağrısı üzerine Balkanlar'a gelmişler ve Avarları Dalmaçya'dan kovarak kendileri yerleşmişlerdir. Kısa bir süre sonra, olanları izleyen Sırplar da Bizans hükümdarından aynı şeyi istemişler ve verilen izne binaen Balkanlar'a gelmişlerdir.3 Özellikle, aşağıda görüleceği üzere, Herakleios zamanındaki durumun kritikliği gözönüne alınınca, bu göçler son derece önemli tarihi olaylardır. Fakat, ilginç şekilde, ne büyük ayrıntılarla Herakleios'tan bahseden dönemin kaynakları, ne de takip eden iki yüzyıldan kalan eserler böyle birşeyi nakletmezler. Erken kaynaklarda 6. yy. sonu ile 7. yy. başında Balkanlar'a göç eden Slav kitleleri içinde Sırp ve Hırvat isimlerine rastlanmaz. Böylece ortaya büyük bir gizem ve tarihçilere çözülmesi zor bir görev çıkmaktadır.

Hırvatların kökeni üzerinde en çok söylenen ve uzlaşılan kuram, onların Kuzey Kafkasya'dan gelen İrani bir topluluk olduğu şeklindedir.

Hırvat kelimesinin kökünün 'Kurbat' olduğunun bir başka delili ise, bugün Macar ve Hırvatlar arasında yaygın kullanılan kişi ismi Horvat'tır. Macarların da soy haznesinde (ethnogenesis) Bulgarlık vardır. Orta Avrupa'ya Oğur boylarından olan Onoğurlarla birlikte gelmişlerdir (Eski ve yeni Batı dillerindeki bu ulusa verilen Hungar, Hungaros, Ungaros, Venger gibi isimler Onoğur'dan kaldığı gibi, Güney Slav dillerindeki Ugar kelimesi de kökünde Oğur'u saklamaktadır) ve onların da bu ismi taşımaları doğal görülmelidir.


Mevcut Hırvat ulusu ile ilk ulus-kurucular arasında, bir Hırvat bilginin ifadesiyle, çok fazla ortaklık yoktur. Ulus-kurucular bu topluluğa ismini vermişler, ama soy haznesi, dil ve kültür, tamamına yakın oranda başka yerlerden gelmiştir.41 Dolayısıyla, buradaki savın sonucu olarak "Hırvatlığın kökeninde Türklük var" demek yanlış olur. Doğrusu, "Hırvat milliyetinin temelini bir Türk topluluğu atmıştır" olmalıdır.(Osman Karatay)

Ak Hırvatlar görünüşte Ortaçağ'da geçen Karpatların kuzeyindeki sahada bir devletleri olan Slav cinsinden bir halktır. Bölgesel konularda fazla etkileri olmamıştır, bu yüzden Ortaçağ kaynakları onlardan fazla bahsetmez. Bunların Balkan Hırvatlarıyla bağlantısı ve oluşumlarına katkısı önemlerini artıran tarihi konulardır. Eski eserlerde ima edildiği üzere bunların ulus kurucu topluluğunun etnik aidiyet veya kökenlerinin slav olmadığı görülüyor.

Balkan Hırvatlarının doğu köklerine dair yüzyıldır süren tartışmalar esasında kuzeydeki bu akrabaları için de geçerlidir. Bu makale, Ortaçağ İslam ve Rus kaynaklarında geçen, bilimin hâlâ kimliklerini aradığı bazı gizemli halklar için (Mrvât, Ak Ugor vd.) yeni bazı çözümlemeler getirmektedir.


Bugün Hırvatistan olarak bilinen bölgede tarihöncesi dönemde yerleşim bulunmaktaydı. Hırvatistan'ın kuzeyindeki Krapina bölgesinde ortaya çıkan Neanderthal fosilleri Eski Taş Çağı'na tarihlenmiştir. Ülkenin bütün bölgelerinde Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı'ndan kalıntılar bulunmuştur.Ülkedeki antik yerleşimlerin büyük çoğunluğu ve en önemli üçü-Starčevo, Vučedol ve Baden kültürleri kuzeydeki nehir yataklarında bulunmaktadır. Hırvatistan'da Demir Çağı İlliryalı Hallstatt ve Kelt La Tène kültürlerinden izler bırakmıştır.
Çok daha sonraları bölgeye bir yandan Liburniyanlar ve İlliryalılar gelirken diğer yandan ilk Yunan kolonileri Vis ve Hvar'da kuruldu. MS 9 yılında bölge Roma İmparatorluğu'na bağlandı. İmparator Diocletianus MS 305 yılında inzivaya çekilince Split kentine büyük bir saray inşa ettirdi. 5. yüzyıl boyunca son Batı Roma İmparatorlarından Julius Nepos, küçük imparatorluğu bu saraydan yönetmiştir. Bu dönem Avarlar ve Hırvatların 7. yüzyılın ilk yarısında bölgeye gelmesi ve neredeyse bütün Roma kentlerini yıkmasıyla sona erer. Roma'dan hayatta kalanlar kıyıdaki daha uygun alanlara, adalara ve dağlara çekildi. Dubrovnik bu kişilerden Epidarius tarafından kurulmuştur.Hırvatların etnogenetik kökeni bilinmemekle birlikte buna ilişkin birçok teori vardır. Bunlardan Slav ve İranlı teorileri en sık ortaya atılan teorilerdir. En çok kabul edilen görüş Kavimler Göçü'yle birlikte Beyaz Hırvatların, Beyaz Hırvatistan'dan göçtüklerini ileri süren Slav teorisidir.
Derlemedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...