27 Kasım 2017 Pazartesi

Tunç Çağı

Otomatik alternatif metin yok.
Eski  olarak adlandırılan ve günümüzden 5 bin yıl öncesine ait tabakada yoğunlaştıklarını ifade eden Prof. Dr. Kulakoğlu, ”Bu tabakalarda çalışmamızın en büyük nedeni, Anadolu’nun protohistorik denilen yazıdan önceki dönemine ait bulgulara erişmekti. Çalışmalar kapsamında saray diyebileceğimiz idari fonksiyonu olan yapılar, uluslararası sistematik ilişkileri gösteren mühürler ve Anadolu’ya gönderilmiş ilk silindir mühür baskılarına ulaştık. Bu bulgular bize Anadolu’nun yazıdan önceki dönemine ait bilgiler veriyor. Tabi ki mimari kalıntılar da önemli yer tutuyor” şeklinde konuştu.

Özellikle yazıdan önceki döneme ait verilerin büyük önem arz ettiğini aktaran Prof. Dr. Kulakoğlu, şöyle devam etti:

”Zira bu dönemdeki veriler, Anadolu’da Asur Ticaret Kolonileri Çağı olarak adlandırılan dönemin öncüsü, bu dönemde Kültepe önemli bir rol oynamakta. Kültepe’de bu sene yaptığımız çalışmalar o döneme yoğunlaşmıştı. Kazılar sırasında büyük ölçekli bir yapıyla karşılaştık. Bu yapı içinde Anadolu tarihi için ilginç ve önemli buluntulara ulaştık. Bu buluntular arasında çok sayıda mühür baskıları yer alıyor. Özellikle Anadolu’da o dönemde Mezepotamya ve Suriye ile olan ticari ilişkilerini gösteren verilerin bulunması çok önemli. Bu eserler sayesinde uluslararası ilişkileri net görme imkanına sahip olabiliyoruz. Kültepe Asur Ticareti Kolonileri Çağı ile önemli. Anadolu’nun yazıyla tanıştığı dönemde, Anadolu ve Asur arasında çok sistematik bir ticaret ağı kurulmuştu. Buradaki çalışmalarla, bundan yaklaşık 500 yıl önceki dönemde de Anadolu’da kuvvetli bir ticaret ağını olduğunu görebiliyoruz. Kazı çalışmasında bulunan yaklaşık 200 eser de Kayseri Arkeoloji Müzesi’ne teslim edildi. Önümüzdeki yılda da aynı alanda çalışma yapmayı planlıyoruz.”

Kazı çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte restorasyon ve konservasyon (koruma önlemi) çalışmalarının da gerçekleştirildiğini anlatan Prof. Dr. Kulakoğlu, megaron adı verilen yaklaşık 500 metrekarelik yapının kalıntılarının korunması için çalışmalar gerçekleştirildiğini söyledi.

Prof. Dr. Kulakoğlu, koruma altına alınan kazı alanının kerpiçle sıvandıktan sonra jeotekstil denilen maddeyle kapanarak dış etkenlere karşı korunacağını vurguladı.

Musa Özyürek – Mustafa Demircioğlu – AA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...