5 Mayıs 2018 Cumartesi

YİRMİNCİ YÜZYILDA YUNANLILARIN İŞKENCE USULLERI ÇOK ACIKLI ESARET HAYATI

yunan zulmünden çocuklar ile ilgili görsel sonucu

YİRMİNCİ YÜZYILDA YUNANLILARIN İŞKENCE USULLERI ÇOK ACIKLI ESARET HAYATI

Edremitli bir icracının esaret hatıraları;

Yunanlılığın ,kendi kavmine has olan ahlaksızlığı bayağılığını yazacak tarih sayfaları da kararacaktır.

Yunanlılar nasıl işkence yaparlardı ;

"Ateşte insan yakmak,kazığa çocuk geçirmek,dişbudak dikenlerı serpilmiş harman meydanlarında bir sürü çoluk çocuğa kanlar içinde koşturmak ve özelliklebir subayın veya çavuşun hattaneferin hayvanca zevklerini tatmin etmek için ,zincirleme dizilmiş biçare köylüleri sopa,dipçik,çiizme ve mahmuz darbeleriyle öldürmek,özellikle Yunanlılığın insanlık duygularından uzak vahşi bir usulde reva gördükleri icraattandır.Bir meselenın ne kadar uzak olursa olsun -güya zahire ihracı kaygısıyla ,eline geçen herkesi çeşitli şekillerde ayaklarından asarak ,kan kusuncaya kadar döğmek,et ile tırnakları arasına topluiğneler çakmak,tırnak sökmek,vücudun çeşitli noktalarına nar gibi kızartılmış harbi veya buna benzer demir parçaları yapıştırmak,koltuk altlarına kaynamış sıcak yumurta koymak askeri işgal daireleriyle jandarma nezarethanelerının başlıca meşgul oldukları önemli görevlerdendir."

Şikayet ettikleri zaman da bizim onlara sözümüz geçmez diyerek Şikayet edende aynı işkencelere maruz kalıyordu.

"Memlekette göze çarpacak her genç,her gün bir felaketle karşılaşır.Korkularından gürbüz ve serbest gördükleri herkesi kendi uğursuz idarelerinin mel un teşebbüsleriyle imha ederlerdi."

Yunanlıların en büyük düşmanları gençlerdi:

Yeni doğan çocukların isimlerini Türk mücahitlerinin hiç birisine izafen koyamazsınız.Mustafa Kemal adında kaç çocuk görürlerse ailesini birer bahane ile tevkif ederler "

Paralı olanlardan kendilerine elbise ve ayakkabı temini ederlemişGözlerine iliştirdikleri birseyi alman bırakmazlarmış.

"Saat daha sekiz iken yatsı namazı camiden çıkanları çevirirler döverler.Bir kaç gün bodrumlarda süründürürler .Memleket öyle bir hale gelmiş idi ki geceleri komşuya gitmek bile bir cesarete ve adeta hayatı hiçe saymaya bağlı idi.

evlere girebilmek,ırza tecavüz edebilmek için ellerinden en büyük sebeb ve bahane silah aranması idi.Hülasa,özellikle soymak,çarpmak,çırpmak,öldürmek,kol bacak kırmak azmiyle insanlığın kaydedemediği kan dökücü ,en vahşi ve en alçakcasına hareketlerin büyütülebileceği tesbitteki alçaklık "Yunan"uğursuz kelimesinnde mevcuttu.

Bodrumda kanlı direkler:

Memleket gençlerinden bir arkadaş ,bir gece saat sekizbuçukta evine dönerken Yunan devriyesi tarafından cevrılır.

"Sen Yunan hükümetini kanunlarını tanıyor musun? Bu vakıtte sokakta ne işin var ?"derler.Zavallı genç vaktın henüz pek erken olduğunu anlatmak isterse de feryad ü figan içerisinde dipçiklerle sürükliye sürükliye karakola getirirler.Çırılçıplak soyarlar."

Bu olay günlerce devam etmiş..

"Memurlardan Nazım Bey adında bir zat,çocuğunismini Mustafa Kemal koyduğu için akşam yatsıdan evvel kahveden kaldırılarak karakola götürülür.Yanlız Anadolu'ya değil dunyaya Yunanın hakim olduğunu bilmıyor musunuz?Mustafa Kemal ismini ne zaman unutacaksınız?"..

Gelinlerin başlarına kızgın saç geçiriyorlardı:

Hemen her gün kızlığı bozulan ufak kızlar,ailesinin gözü önünde namusuna saldırılan kadınlar,parasona temaen kafasıa kızgın saçayakları geçirilen gelinler.Herhangi bir sebeb ve bahane ile kasaba civarında köy kenarlarında öldürülen erkeklerin hesabını tutmak,bütün köyleri teker teker dolaşarak bizzat ailelerden tetkik ve tahkik ile bir kaç ay zarfında ancak toplanabilecek olaylardandır.

Günlerce isşkenceye maruz kalmıs ısrarla falaka usulu dövülüp ,su ıle ayıltıktan sonra tekrar iskence çekmiştir.

En son"Hayik Karabet isminde bir Ermeni subayı gelerek ben aldı ve memleketin dışında ,askere koğuş yaptıkları depo binasının üst katına çıkarttılar.Etrafımda hemen otuza yakın asker çevirmiş ufak bir harekete bakıyorlardı.

-Ey Muzaffer,tabii kol,bacekkıran,adam öldüren subay diye benim namımı elbette işitmişsindirdedi.

-Evet işittim dedim

-Benim elime düştün mü düşmedin mi .Allah selamet versin.Ya burada bütün bildiklerini itiraf etmeli ve yahur bu hayata son vermeli

dedi.




"sebeb ne olursa olsun bugüne kadar çektiklerimin her biri bana ayrı ayrı ölüm ihtar ediyor dedim..."

"Edremit'te bütün mevkufiyetimiz yüzkırk gün devam etti.Bunların her biri bir bela idi.2 Eylül 1922 de İzmir Divan-ı Harbine sevk ettiler Yirmi arkadaş kelepçe ile bağlı olarak İzmir'e gittik...Maksat İzmir'de teşhir idi.Yerli Rumlardan büyük kalabalığın"bunları niçin kesmediniz ,hala mı gözlerimizin önünde duracaklar "feryadlarıyla,yuhalarıyla İzmir sokaklarında dolaştırılıyorduk.Halbuki o günlerde İzmir kapılarına yanaşan kahraman Türk ordusu korkusundan İzmir'de ne bir subay ne de büyük rütbeli memur kalmamıştı.Atina'ya sevke karar verdıler.....

..Anadolu'dan her Yunan subayının zorla getıdği Türk kzıları Hristıyan yaparak bırakıyorlardı.Biçare kızların ,ne Yunan uğursuz adetlerine be ne de rezil dillerine vakıf olamadıkları için çektikleri sefalet ve perişanlığı görerek dilhun olduk..Yaşca ufak ,kız ve erkek çocukların sayısı pek çektu.Bu yavrular YunanDarrül-eytamında (Yetimler Yurdu)kiliseye bağlı Aceze mekteplerınde hrıstıyan yapılarak çalıstırılıyorlardı...

..Bu melanet ve vahşetlerin hepsi ,kahraman Türk ordusunun hain düşmana indirdiği darbe ile açtığı zaferin barış konferansında kabul ettiği ,mübadele esasları ile örtüldü.

2 Nisan 1923 Anavatana ayak bastıkalrı tarih olarak kayda düşülmüştür.

Eczacı 
-Muzaffer Süreyya anılarıdan...
Sabri-Esaret-Hatıralarıı 
Alıntı

Tarihçi ve 
Araştırmacı  yazar Mihriban Akcan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...