21 Mayıs 2018 Pazartesi

Halaç Türkleri



Türkler arasında Kalaç diye anılan Halaçlar. IX. yüzyıldan itibaren İslam coğrafyacıları ve tarihçilerinin eserlerinde “Halac”, “Halaciyye” yazımı ile kaydedilmektedir. Kaşgarlı Mahmud kabile hakkında bilgi verirken, Yirmi İkiler’in onlara Türkçe “aç kal” anlamında Kal-Aç dediklerini ve sonradan bunun Halaç’a döndüğünü söylemektedir. J. Marquart. VI. yüzyıla ait bir Süryani kaynağındaki Türk menşeli Kholas’ın Halaç olabileceğini öne sürmektedir. Harizmi, X. yüzyılın sonlarında yazdığı eserinde Halaçlar’ın dahil bulunduğu zümreye işaret etmekte, bunların Eftalitler’in bakiyesi olduğunu söylemektedir. Gerçekten de Kuşanlar’dan sonra Akhunlar (Eftalitler) Maveraünnehir’den Afganistan içlerine kadar uzanmışlar, daha sonra Kuzey Hindistan’ı ele geçirmişlerdi. Mesudi Halaçlar’ın (Harluc) Türk kavminden olduklarını, İstahri de çok eski tarihlerden beri Hindistan-Sicistan arasında yaşadıklarını ve şekil kıyafet dil bakımından Türk olduklarını söyler. İbn Hurdazbih onları, Orta Asya steplerinde Karluklar’a yakın bir yerde yaşayan Türk kabilesi şeklinde tanıtırken, X. yüzyılda yazılan Hududü’l-‘alem’de Gazne ve çevresiyle Belh. Toharistan. Büst ve Cuzcan’da koyun sürülerine ve meralara sahip birçok Halaç aşiretinin yaşadığı kaydedilmektedir. Bu bilgilerden, Halaçlar’ın büyük bir bölümünün X. Yüzyıldan çok önce Ceyhun nehrinin batı ve güneyine geçerek İran’ın doğu, Afganistan’ın güney kısımlarına dağıldıkları anlaşılmaktadır. Halaçlar’ın Moğol istilasından sonra Orta ve Batı İran’a, Kuzey Azerbaycan’a ve Anadolu’ya giderek yerleştikleri tahmin edilmektedir; çünkü buralarda, hatta Kırım’da dahi Halaç adını taşıyan köyler vardır. İlhanlı Hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ı âsi Çağatay Prensi Yasavur’a karşı destekleyen Herat Meliki Gıyaseddin Kert’in ordusunda Halaçlar da yer almıştı. Celayirliler’den Hüseyin b. Üveys devrinde ( 1356-1374) Batı İran’da bulunan Emir Ahmed bir Halaç kabilesinin reisiydi. Timur zamanında ( 1370- 1405) Save. Kum ve Kaşan’da Halaçlar yaşamıştır. XVII. yüzyılda İran’da Mugan’daki Türk aşiretleri arasında Halaçlar’ın da yer aldığı bilinmektedir. Bugünkü Halaçlar İran’ın Kum eyaletinde oturmakta ve bu bölgeye Halacistan denilmektedir (Konukçu 1997: 228-229).

Günümüzde Halaç Türklerinin İran dışında, Afganistan’da da yaşadıkları bilinmektedir. Halaç Türkleri, İran’ın Kum ve Merkezi illerinde yaşamaktadırlar. Ayrıca Halaçların küçük bir kısmı, İran’ın güneylerinde Fars bölgesinde, Kaşkay Türkleriyle birlikte yaşadıkları muhtemeldir (Khajeh 2013: 8).

Abdullah Vaşgani Ferahani “Tarih Aynasında Halaçlar” adlı kitabında, günümüzde Halaç Türklerinin yaşadığı ve Halaç Türkçesinin konuşulduğu köyler sayısını 47 köy olarak belirlemiştir. Ayrıca, 37 tane başka köyün de Halaçlara ait olduğunu da vurgulamıştır. Ferahani’ye göre İran coğrafyasının dört bir köşesinde 43 köy, dağ ve yer adlarında Halaç sözü geçmektedir. Ali Asger Cemrasi ise, “Halaçlar Eski Türklerin Yadigarı” adlı kitabında Halacistan, Tefriş ve Aştiyan’ı Halaç Türklerinin yaşadığı bölgeler olarak belirmiştir. Bu bölgeler günümüzde Merkezi ve Kum illeri içerisinde yar almaktadırlar. Cemrasi’ye göre, günümüzde toplam 54 köyde Halaç Türkçesi konuşulmaktadır. Ayrıca Cemrasi, Halaçların tarihî göç coğrafyasını da belirlemiştir. 13. yüzyılda, Halaç kavimleri Moğol istilası esnasında Save (Merkezî İran) bölgesinden Azerbaycan’ın Muğan bölgesine göç etm

işler. Oradan da Suriye, Lübnan ve Filistin’e göçte bulunmuşlardır. Timur dönemine kadar Suriye, Lübnan ve Filistin’de yaşayan Halaç Türkleri, Timur ile birlikte İran’a dönmüş ve bugün yaşadıkları topraklarda yaşaya gelmişlerdir (Khajeh 2013: 68).


İran sınırları içerisinde ve geçtiğimiz yüzyıla kadar diğer topluluklardan izole bir biçimde yaşayan Türk topluluklardan birisi olan Halaç Türkleri, Türk dili ve tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Birçok eskicil özellikler taşıması, Altayistik ve Türkoloji çalışmalarına etki edecek kadar büyük bir yer kaplamaktadır. Halaç Türkleri ve dilleri üzerine yapılan çalışmaların oldukça geç tarihlerde başlaması, Türkoloji çevresinin de Halaçlardan geç haberdar olmasına sebep olmuştur. Halen günümüzde yapılan çalışmaların da yetersiz olması, Halaç Türkleri üzerine olan merakı artırmaktadır.

Halaç Türkleri arasında matbuat hareketlerinin oldukça cılız olması, Halaç Türkçesinde hiçbir televizyon yayınının olmaması ve yazılı bir dile sahip olmayışları Halaç Türklerinin geleceği konusunda birçok soru işaretlerini akıllara getirmektedir. İran İslam Cumhuriyeti’ndeki İran vatandaşlığı ve Fars dilinin birbirine koşut olarak tekçil bir statüde bulunması, diğer etnik unsurlar gibi Halaç Türklerinin de diline, kimliğine ve kültürüne olumsuz bir etkide bulunmaktadır.




Akın Laçiner – Tebriz Araştırmaları Enstitüsü Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...