13 Kasım 2017 Pazartesi

Nogaylar ve Edige Destanı

Görsel sonucu

Bir fakir koyun çobanı kırda koyunlarını güderken, bunun önüne insan kafa tası rast geliyor. Koyun çobanı kafa tasını sopası ile çevirip bakıyor. Baksa: Başın alnına bir şeyler yazılmış. Koyun çobanı okuma yazma bilmiyor. Kafa tasını sopaya takıp, eve dönerek, köyde okuma yazma bilen birine gösteriyor. Okuyup baksalar: Ben ölmeden sayısı bin adam öldürmüşüm, öldükten sonra kırk adam öldürürüm diye yazılı imiş. Koyun çobanı buna şaşırıyor. Kafa tasını evinine getiriyor. İyice çekiçle kemiği eziyor. Sonra yumuşakça değirmende öğütüyor, bir beze bağlayıp, karısına saklatmaya veriyor. Karısına ne olduğunu, bu unun nerden çıktığını söylüyor. Koyun çobanı koyunlarını gütmeye gittiğinde, koyun çobanlarının kızı bezi çözüp bakıyor. Baksa: ak un. Kız diliyle yalayıp bakarak yutuyor. Tat mat yok olsa da o undan hamile kalıyor. Zamanı gelip kızdan bir oğlan doğuyor. O da tez büyüyüp erişkin oluyor. Bunu Barkaya diye adlandırıyorlar. Bu pek akıllı yetişkin çocuk oluyor. Böyle yaşayıp dururken, o yurdun hanı rüya görüyormuş. Han büyük erkek at ile giderken, bunu kırk köpek iki bölünüp, hanın sağ tarafından da sol tarafından da çekiştirip, attan yolup düşürüp, parçalayacak oluyorlarmış. Han bu rüyasını vezirlerine yorumlatmak istiyor. Vezirleri de bir şey söylemiyorlar. Sonunda han yurduna haber salıyor: Benim rüyamı düzgün yorumlayan adama neyi seviyorsa onu veririm diye. Bir kimse de yorumlayamıyor. Bu haber Barkaya ya da yetiyor. Çocuk geliyor han a rüyanı ben yorumlayım diye. Yorumla diyor han. Barkaya diyor ki han a: Senin kırk vezirin var. Bu kırk vezirin iki bölünüp, yirmişer olup, senin karın ile anlaşıp, karına seni öldürtüp, seni tahttan indirip, başka han koymak istiyorlar. Yirmi vezirin senin yatağına bir adam ı koymak istiyor. Diğer yirmisi başka adamı. İnanmasan gece nöbetçi koy. Gece geçe yarısı vakitte vezirlerin karına geldiğini görürsün diyor Barkaya. İnanmasa da han, nöbetçi koyuyor. Baksalar, kırk veziri de gece yarsı vakitte hanın karısına gelip, hanı nasıl öldüreceklerini, hem de kimi han yapacaklarını konuşuyorlar. Sonunda han kırk vezirini de darağacına asıp öldürüyor. İşte bu kırk vezir idi açıkça kafa tasının alnına öldükten sonra kırk adam öldürürüm diye yazılması. Han Barkaya yı kendisi ile kaldırıp vezir yapmak istiyor. İstese de Barkaya inanmayarak, Ana İdil Nehri boyuna gidip, avcılık, balıkçılık ile geçinip başlıyor. Barkaya büyüyüp, büyük adam oluyor. O çoğunlukla avcılık yapıp gezmiş. Bu nedenle halka pek karışmamış. Gece-gündüz ormanda, nehir boyunda gezdiğinden Barkaya nın tüm gövdesini tüy basmış, başına uzun saç bitmiş, sakalı tüm göğsünü örter olmuş. Kendisi zorlu, güçlü, kuvvetli olmuş. Barkaya ya halk Baba-Tüylü Saçlı Aziz diye ad takmış. Bir defasında Barkaya, sözde Baba Tüylü Saçlı Aziz, tatlı gölde, tan ağardığı zamanda olta ile balık tutup dururken, gölün kenarına dokuz ak-kuğu gelip konuyor. Konsa konsun, birden kanatların çırpıp bırakıyorlar da, ak-kuğu elbiselerini bırakıp, dokuzu da içtiği su damağından görünen, yüzük gibi kızlar oluyorlar. Barkaya bunları görüp, yavaşça kenara çıkıyor hem gizlenip bunlara yaklaşıyor. Bu dokuz kızın güzelliklerine hesap yok, ak kuğu elbiselerini gölün kenarına bırakıp, kendileri göle girip, Yüzmeye başlıyorlar. Barakaya kızların birine pek aşık oluyor hem yavaşça, bildirmeden bu kızın, ak-kuğu elbiselerini çalıyor. Kızlar yüzmeyi bitirip çıkıp giyinip başlasalar, bir kızın elbisesi yok. Ne yapsınlar, sekizi giyinip tekrar ak-kuğu olup, uçup gidiyorlar. Birisi ağlaya-ağlaya kalıyor. Sonunda kamışlığın içinden Barkaya çıkıyor. Barkaya diyor ki kıza: Ben sana aşık oldum. Sen gidersen, ben kaygıdan öleceğim. Senin elbiselerin bende. Ben sana elbiselerini vereyim, tek sen benim karım olursan. Kıza çare yok, kız diyor ki: Peki, ben senin karın olayım tek sen haftada bir kere elbiselerimi verip, öz ablalarıma, varıp gelmeye izin verirsin. İyi diyor Barkaya. Bunlar yaşayıp gidiyor. Barakaya balık tutuyor, geyik vuruyor. Karısı onları kurutuyor. Bir hayli zaman geçtik ten sonra, Kadın Hamile kalıyor. Bir defasında Barkaya balık avlayıp eve dönse, karısı yok. birikintinin içinde bir çocuk ağlıyor. Koşup varıp baksa yeni doğmuş erkek çocuk yatıyor. Barkaya karısını arıyor, çağırıyor yok. Sonra varıp ak kuğu elbiselerini gizlediği yerine varıp bakıyor. Baksa, ak kuğu elbisesi de yok. O zamanda Barkaya ak kuğu kızın tamamen gittiğini anlıyor. Çare yok, Barkaya çocuğu alıyor köye dönüyor. Çocuğa Kutlu Kaya diye ad veriyor. Kutlu Kaya küçüklükten başlayıp babası ile birlikte ava çıkıp başlıyor. Ava pek usta oluyor. Özellikle de avcı kuşlarına pek usta. Genç büyüdüğünde avcı kuş yavrularını eğitmeye başlıyor. Bunun yavru kuşları gibi alımlı kuş hiçbir yerden bulunmuyor. Bu Kutlu Kaya nın yaşadığı yurdun hanı Toktamış ta avcı kuşları pek seviyormuş. Toktamış ta Kutlu Kaya nın ustalığını duyup, onu kendine kuşçu olarak alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...