Sayfalar

10 Haziran 2018 Pazar

İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’den Yunanistan’a Yapılan İnsani Yardım Faaliyetleri

Yunanistan, İkinci Dünya Savaşı’nda özellikle Alman işgalinden sonra önemli sıkıntılar ile ilgili görsel sonucu

Yunanistan’ı işgal eden Almanya ülke sanayisinin dayandığı temel kaynak olan tarım alanlarını talan etmeye başlayınca 1941-1942 kışında 100.000 kişinin bir anda canından olduğu kıtlık dönemi de başlamıştır .Büyük bir iaşe sorunu başgöstermişti.Binlerce Yunan vatandaşının ekmek bulabilmek amacıyla sokaklarda çöp karıştırıyordu. Sokaklarda açlıktan hayatını kaybeden insanların cesetleri
üst üste yığılmış veya bir köşeye atılmıştır.Bulaşıcı hastalıkları önlemek için sokaklardan cesetleri toplayacak teşkilatlanmanın olmaması nedeniyle cesetleri toplamak için kamyon ve greyderler devreye girmiştir. Çöp kutuları ile toplanan cesetler daha sonra açılıp kireçlenen büyük çukurların içine doldurulmuştur. Ölüm vakaları endişe verici derecede artmaya başlayınca Yunan yetkililerinin hayatını kaybedenler konusunda ne tür tedbir alacaklarını bilemeyerek çaresizlik içinde kalmaları üzerine Yunan Hekimler Birliği cesetleri yakmak için Yunan Ruhani Meclisi’nden izin istemiştir. İkinci Dünya Savaşı başladığında Türkiye Cumhuriyeti önce İtalyanların ve ardından da Almanların işgaline uğrayan Yunanistan’a un, şeker, yağ, peynir, et, patates, soğan gibi her türlü gıda maddesi, sağlık malzemeleri, ilaç ve battaniye; kısacası insani yardımdan askeri yardıma kadar çok geniş bir yelpazede yardımlarına aralıksız devam etmiştir (Keser,2010:15).Yunanistan’ın bu trajik durumu karşısında bütün dünyanın görmezlikten geldiği bu ülkeye birşeyler yapma gayretine giren ve elinden gelenin fazlasını yapan tek ülke Türkiye olmuştur (Keser, 2010:13, 93).İngiltere Savaş Bakanlığı Kızılhaç ve Kızılay arabuluculuğuyla sınırlı miktarda gıdanın Türkiye’den Yunanistan’a götürülmesine izin vermiş, 50.000 ton gıda maddesinin Yunanistan’a götürülmesi kararlaştırılmıştır. Yunanistan’a yardım konusunda girişimlere başlayanlar arasındaİstanbul’daki balıkçılar, sebze meyve kabzımalları, gümrükçüler, DDY görevlileri, gazeteciler, belediye çalışanları, Gazeteciler Cemiyeti, TBMM ve parlamenterler, PTT mensupları, üniversiteler ve Türkiye’nin dört bir tarafından vatandaşlar bulunmaktadır. Yunanistan’da yaşananlar Türkiye’de yakından takip edilmiştir (Keser, 2012:818). Türk milletinin bu konudaki sıcak ve dostane yaklaşımı o dönem Türk basınına da yansımıştır.
“Bağımsızlığına, insanca yaşama hakkına canavarca saldırmış dost komşuya”, “ölen kardeş bir milletin ıstırabı karşısında”, “felakete uğramış komşumuz Yunanistan’ın”, “dost ve müttefikimiz”, “iki komşu memleket, iki kardeş evi” gibi ifadeler yer almıştır (Vatan, 1 Ekim 1941; Keser, 2008:134).İstanbullu Türkler 200 çift çorap ve 200 kazağı Yunan Başkonsolosluğu’na teslim etmişlerdir. Ankaralı, İzmirli kadınlar da bu tür eşyaları toplamaya devam etmiş, yerel Yunan yetkililere teslim edeceklerini açıklamışlardır
(Macar, 2009:33). 1940 yılı sonlarında İstanbul’da bayanlar şeker tüccarlarının da katılımı ile bir toplantı yaparak Yunan askerlerine Kızılay vasıtası ile şeker hediye etmeye karar vermişlerdir. Tüccarların yardımından başka kadınlar da aralarında topladıkları para ile şeker alarak cephede savaşan Yunan askerilerine gönderme kararı almışlardır (Cumhuriyet, 4 Aralık 1940, 2).Türkiye Kızılay Cemiyeti Yunanistan’daki hastalarla çocuklara dağıtılmak üzere İstanbul’dan 35.000 liralık hububat ve zahire unu satın almıştır. Bu unlardan 1,5 milyon porsiyonluk çorba yapılması, unların sağlam paketler içinde Yunanistan’a sevk edilmeleri kararlaştırılmıştır (Akşam, 12 Eylül 1941, 3). Üzerine Kızılay’ın dev bir ambleminin çizildiği Kurtuluş Vapuru ile 1941 yılı içinde 3, 14 Ocak 1942’de de 1 olmak üzere dört seferde yiyecek, giyecek ve ilaçtan oluşan, sadece dördüncü seferinde toplam 167 ton çeşitli yardım malzemesi Türkiye’den Yunanistan’a (İstanbul’dan Pire’ye) gönderilmiştir (Keser, 2005: 95; Uçarol, 2008:837)Türkiye aynı tarihlerde Sakız, Sisam, Midilli başta olmak üzere Yunanistan’a ait Ege Adaları’ndaki halka da yardım göndermiştir (Keser, 2008b: 291; Uçarol, 2008:838). Türkiye’nin Yunanistan’a yardım faaliyetleri sadece gıda yardımı ve insani yardım malzemeleri ile sınırlı değildir (Keser, 2010:412). Açlık nedeniyle Yunanistan’da mağdur olan çocukların savaş sonuna kadar başka ülkelere gönderilip bakımlarının sağlanması tartışmaları gündeme gelmeye başlamıştır. Daha 13 Kasım 1941’de Başbakan Tsouderos “Yunan neslini bilimsel olarak saf dışı bırakmak niyetiyle işgalci ülke sistemli olarak halkı aç bırakmaktadır. Bu nedenle daha da çok yoksul halk çocuğunu gelecek nesli kurtarmak üzere Ortadoğu ve diğer yakın ülkelere göndermek artık bir zorunluluktur” demiştir. Yunanistan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Logothetopulos 10 Ocak 1942 tarihinde Türkiye’nin Atina-Pire Başkonsolosu’na yazdığı mektupta 6-13 yaşları arasındaki çocukların Türkiye tarafından kabul edilmelerini, İstanbul’da oturan ailelerin yanında misafir kalmalarının sağlanmasını rica etmiş, çocuk sayısının Türk Hükümeti’nce belirlenebileceğini de ekleyerek “Devletimizin geçirmekte olduğu gıda zorlukları malumunuz olduğundan iş bu meseleye hususi ilgi atfedeceğinize eminim” demiştir. Başvekalet 12 Şubat’ta 1.000 çocuğun uygun görüldüğünü belirtmesi üzerine Memleketimize Getirilecek Yunan Çocuklarına Dair Talimat Projesi hazırlamış, organizasyonun sorumluluğu Kızılay’a bırakmıştır (Macar, 2009:114-115).bu çocukların Büyükada ve Heybeliada’daki Rum yetimhanelerine yerleştirilmesi kararlaşmıştır (Cumhuriyet, 12 Mart 1942, 2). Türkiye Yunanistan ve Ege Adaları’ndaki Yunan halkına 1940 yılında başladığı insani yardımları 1943, 1944 ve 1945 yıllarında da sürdürmüştür.

Akcan Mir




Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 18, Sayı: 2, Aralık 2016, 199-219
İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’den Yunanistan’a Yapılan İnsani Yardım Faaliyetleri DOI NO: 10.5578/JSS.39355 Ceren UTKUGÜN1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder