Sayfalar

5 Mayıs 2018 Cumartesi

TARİHİ VERİLERLE KARAMANLI ORTODOKS TÜRKLER


TARİHİ VERİLERLE KARAMANLI ORTODOKS TÜRKLER ile ilgili görsel sonucu
Lozan görüşmelerinin devam ettiği dönemde 1923 yılı Ocak ayında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Türk-Yunan Ahali Mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol gereği Batı Trakya hariç olmak üzere Yunanistan’da yaşayan Yunan uyruklu Müslümanlar ile İstanbul hariç, Türkiye’de yaşayan Türk uyruklu Rum Ortodoksların karşılıklı mübadeleye tabi tutulmasına karar verilmiştir. Bu bağlamda, Yunanistan’da yaşayan Müslümanlarla Anadolu’da yaşayan tüm Ortodokslar karşılıklı göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göçün tüm Milli Mücadele dönemi boyunca Yunan ordusunun ilerleyişine destek olan Rum Ortodoksları kapsaması dışında, onların tam tersi bir tavır takınıp Anadolu’nun işgaline ve Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin Anadolu’da girişmiş olduğu Osmanlı ve daha sonrasındaki dönemde de Ankara hükümeti karşıtı faaliyetlerine karşı gelerek Ankara hükümetinin yanında yer alan ve kendilerine son dönemde kurmuş oldukları Anadolu Türk Ortodoks Patrikhanesi çatısı altında toplanarak Türk Ortodokslar diyen Karamanlı Ortodoksları da kapsamıştır.

TARİHİ VERİLERLE KARAMANLI ORTODOKS TÜRKLER ile ilgili görsel sonucu


Osmanlı idaresi altında kimliği belirleyici etkenin din olması yanında Patrikhanenin de anlayışına göre din ve soy arasında bağ olduğu inancı karşısında din temelli hitapların ön plana çıkması doğal olarak kabul edilebilir. 19. ve 20. yüzyıllarda ulus-devletlerin oluşum sürecinde, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin tüm çabalarına rağmen, bu insanların kendilerini birer Yunanlı olarak ifadelendirmedikleri de dikkat çekicidir.

Yunanistan bir Karamanlı için vatan ya da memleket diyebileceği bir yer değildir. Onun için vatan, memleket Anadolu’dur. Elines-Yunan sözcüğü Yunanlıların konuştukları dili nitelemek için kullanılan bir tabirdir. Tüm bunlar bir yana, kendileri de Yunanca konuşmamaktadır ve Yunanlı değildir, Onlar Anadolu Rum’udur. Konuştuğu dil ise yavan Türkçedir, sade Türkçedir (Balta 1990: 84).

TARİHİ VERİLERLE KARAMANLI ORTODOKS TÜRKLER ile ilgili görsel sonucu


Ürgüp’e bağlı, iki Müslüman köy arasındaki Potamya-Başköy ve Melekopi-Derinkuyu köyleri ise nüfus yapısı itibariyle sadece Ortodoks nüfus barındıran iki köy olup günlük konuşma dili Rumcadır. Potamya-Başköy’de konuşulan dil ile ilgili 84 yaşındaki Suzanna Evyenidou evde Rumca konuşulduğunu, halı dokumacılığına dayanan ticari ilişkilerini yürütürken de Türklerle Türkçe konuştuklarını belirmektedir7 . Yine, Ekaterini Evyenidou’da köyde Rumca konuşulduğunu, köy halkının Türkçeyi de anladıklarını, gerektiğinde de konuşabildiklerini dile getirmektedir. Evyenidou’nun evde Rumca konu- şulduğunu belirtmesi bir tarafa, konuşması sırasında ilginç bir noktaya da temas etmiştir. Evyenidou’nun annesi gece yatmadan önce şu duayı etmektedir: “Anam söylerdi: Aman Panaiyam, tatlı panaiyam sağdan sola yokla panaiyam. Yoklayasında bekleyesin. Hristos efendinin kilitleri başıma yastık. Yattım sağıma döndüm soluma melekler şahad olsun datlı canıma, gümüş dinime, altın imanıma. Ben de proskinis (?) edeyim gideyim mekanıma” 8. Bu duanın “Yattım sağıma, döndüm soluma şahit olsun melekler dinime imanıma eşhedüenlailaheillallah ve eşhedüennamuhammedünresulallah” şeklindeki Müslüman Türkler tarafından edilen duaya benzerliğine burada dikkat çekmek gerekmektedir.




Genelde tarihte Ortodoks Karamanlı isimlendirmesine ilk olarak 16. yüzyıl seyyahlarından Alman Hans Dernschwam’ın eserinde rastlandığı üzerinde durulmaktadır. İstanbul ve Anadolu’yu dolaşan Dernschwam’a göre Karamandan gelerek İstanbul’da Yedi kule’de bir mahallede oturan ve Karamanos denilen Ortodoks Hıristiyan bu topluluğu İstanbul’a getiren Sultan I. Selim’dir. Sultanın emriyle İstanbul’a getirilen bu insanlar sadece Türkçe konuşmaktadırlar (Dernschwam1992: 78). Evangelios Misailidis ise Karamanlı adının Karamandan geldiğinin altını çizmekte ve bu isimlendirmenin Sultan Murat Han döneminden itibaren varolup İstanbul’un Karamanından kaynaklandığını ileri sürmektedir. Misailidis’e göre Anadolu’dan İstanbul’a gelen ve büyük Karaman ve küçük Karaman olarak adlandırılan mahallelerde yaşayan inşaat ustası ve amelelerin devletin veya kişiye ait binaların inşası sırasında çağrılmalarına bağlı olarak Karamanlı adı ortaya çıkmıştır (Anhegger 1979- 1980: 19; Ekincikli 1998: 124).

15 ve 16. yüzyıllara ait bu bilgilerin ötesinde, adı geçen topluluk ile ilgili tarihî veriler bugün artık bu yüzyılların da gerisine götürülebilmekte ve Karamanlı isimlendirmesine 13. yüzyılda da rastlandığı anlaşılmaktadır. İstanbul’un Latin hakimiyeti altında bulunduğu bu yüzyılda Edirne’ye düzenlenen bir saldırıya ait bilgilere yer verilen Essai de Chronoraphie Byzantine pour Servir á l’examen des annales du Byzantine Empire et particulierment des Chronographes Slavons adlı eserde Ulahya ve Karamanie krallarının Edirne’yi 1205 yılında kuşatmasına ve 120.000 kişilik Bulgar, Kuman ve Ulah’tan oluşan bu ordunun Latinleri yenilgiye uğratıp krallarını esir aldıklarına dikkat çekilmektedir.




Bizans devleti bünyesindeki bu Türk varlığının kökenlerine bakılacak olursa ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: Aslında tarihî süreçte Hıristiyanlık misyon geleneği çerçevesinde gerek Roma Katolik kilisesi gerekse Bizans kilisesi misyonu sonucu Hıristiyanlığı kabul eden Türklerin olduğu bugün bilinmektedir.

Özellikle Bizans kilisesinin yürüttüğü misyon10 sonucu Karadenizin kuzeyi ve Balkanlara hakim olmaya başlayan Hun, Bulgar, Peçenek, Uz ve KumanKıpçak Türklerinden Hıristiyanlığı benimseyenler olmuştur.

Bizans Devleti açısından Balkanlarda Türk varlığı- nın ortaya çıkması bir tehdit oluşturmuş ve bu tehdit Bizans tarafından Türk boylarının birbirlerine karşı kullanılması dışında Hıristiyanlığı kabul etmeleri şartıyla Bizans’a asker olarak hizmet etmeleri ve yine bu hizmet dahilinde Bizans imparatorluk arazilerine ve özellikle sınır bölgesi olarak Anadolu’da Kapadokya bölgesine iskan edilmeleri sağlanarak bertaraf edilmeye çalışılmıştır.


Selçuklu tarihinde Karamanlılar açısından önem arz eden tarihi bir olaydan ve ona bağlı gelişmelerden de kısa bir şekilde bahsetmek gerekmektedir. 13.yüzyılda Selçuklu Sultanlığı’nın Konya merkez olmak üzere batı kesimini idare eden Sultan İzzeddin Keykavus ile sultanlığın doğu kesimini idare eden kardeşi Rukneddin Kılıçarslan arasındaki taht mücadelesi 1259 yılında Sultan Keykavus’un, Bizans’a sığınması ile son bulmuştur.




Anadolu Türklerinden aileleriyle birlikte Bizans topraklarına iskan edilenler olmuştur. İskan bölgesi, Gagauz Türkleri’nin yaşadıkları saha göz önüne alınırsa, ağırlıklı olarak Dobruca bölgesi olmuştur

Uzunçarşılı (1982: 96), Anadolu’ya dönen Dobrucalı Alevi Türkmenlerin Çanakkale-Balı- kesir bölgesinde hüküm süren Karesi Beyliği topraklarına yerleştiğine dikkat çekerken, Beldiceanu (1997: 18) ise 15.yüzyılda aynı bölgeye ait tapu tahrir defterlerinde yazılı bulunan gayri Müslim nüfus arasındaki öz Türkçe isimli Ortodoksların yoğunluğu karşısında ve özellikle doğrudan Yüreğir ve Çepni isimleriyle anılan köylerde, Yüreğir’in tüm nüfusu ile Çepni köylülerinin yarı- sının Hıristiyan olarak belirtildiklerini, köylerde Grek Ortodoks takviminden isimlerle birlikte öz Türkçe isimlerin de yer aldığını vurgulamakta ve buna bağlı olarak da Hıristiyanlık inancını benimseyen bir Türk-Tatar topluluğunun var olduğuna dikkat çekmektedir.




1609-1611 yıllarına ait Kayseri Şer’iye Sicilinde yer alan gayri müslimlerin taşıdığı Türkçe isimler arasında: Tanrıverdi veled-i Timur, Yağmur, Sefer ve Altun (?), Beşe Balı ve Devlet ve Öksüz oğlu, Sinan veled-i Uğurlu, Meryem bint-i Beyler, Sultan, Şahin (?) veled-i Balı, Dede Balı veled-i Şahbalı, Küçük veled-i Tarşad(?), İbrahim veled-i İse Balı, Bulgar veled-i Mihal ve İne, Karaman ve Sultan ve Yovan, Murad ve Bayram, Beğli veled-i Todori, Dostum veled-i Karaca. Uğurlu veled-i Yardımcı. Erkilet nam Karyeden; Nurlu veled-i Sefer, Yovan veled-i Kel Murad. Umur veled-i Aydın, Kumrı veled-i Keşiş, Gülabi veled-i Kayser (Ertürk 1994: varak 50) isimlerinin yer aldığı tespit edilmiştir.




Karamanlıların yoğun bir şekilde yaşadıkları yerlerdeki gayrimüslim nüfus arasında Türkçe isim kullanımının yoğunluğu kadar sahip oldukları adet, gelenek ve görenekleri ve bugün dahi dilimiz dedikleri Türkçeyi konuşmaları Karamanlıları Anadolu’da yaşamış olan Rum Ortodoks nüfustan ayıran en önemli özellikleridir. Ancak, geçmişte onları Rumlar’dan ayıran başta dilleri olmak üzere, tüm bu özellikleri kadar, yine onları büyük benzerlikler gösterdikleri Müslüman Türkler’den ayıran dinleri kimlikleri konusunda bazı Karamanlılar’ın hafızasında bir ikilem yaratmıştır denilebilir.




Doç.Dr.Yonca ANZERLİOĞLU




Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi / Sayı 51




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder