25 Mayıs 2018 Cuma

İlk bira Sümerli’nin ıslak unuttuğu ekmek





Enkidu ekmeğin nasıl yendiği ve biranın nasıl içildiğini bilmiyordu. Şamkat ağzını açıp Enkidu'ya şunu söyledi: "Ekmek ye Enkidu, bu yaşamın bir parçası! Ve toprağın geleneği olan birayı iç." Enkidu ekmek yedi, doyuncaya kadar. Bira içti, yedi testi dolusu. Ruhu sakinleşti ve keyiflendi. Kalbi neşe doldu ve yüzü ışıldadı. Su ile pis bedenini yıkadı. Vücudunu yağ ile ovdu ve "insan" oldu.




Gılgameş destanı, M.Ö. 1600'lü yıllarda Mezopotamya'da ortaya çıkan eski bir efsaneyi bu şekilde aktarıyor. Ancak bira zevki ve bira üretimi, kuşkusuz, ilk olarak M.Ö. 4. yüzyılda Güney Mezopotamya'da yaşayan Sümerler arasında görülmemişti. Biracılıkla ilgili bilgiler, tarihin bilinmeyen, karanlık sayfalarına kadar uzanıyor.




Bira ve biracılığın kökenine ilişkin farklı görüşler var. Bunlardan ilki, kökenini Sümerler, Babilliler ve eski Mısır'a dayandırıyor. Araştırmacıların bir kısmı da, Kolomb'un Amerika'yı keşfi sırasında yerlilerin bira üretip içtiklerini belirten notlarından hareketle farklı savlar ileri sürüyorlar. Çin kaynaklarında biranın tarihi M.Ö. 2300'lere kadar uzanıyor. Yine Amazonlar'da elde edilen bazı bulgulardan yola çıkılarak, yağmur ormanlarında, günümüzden 10.000 yıl önce bira üretildiği ileri sürülüyor. Yine de, biranın ilk kez Mezopotamya'da bulunduğuna yönelik görüşler, diğerlerine oranla ağır basıyor.




Bira üretiminin önkoşulu, tahıl yetiştirmek ve ekmek yapmayı bilmekti. İlk biranın, yaklaşık 10.000 yıl önce, bir parça ekmeğin ıslanıp mayalanmaya başlamasıyla tesadüfen ortaya çıktığı tahmin ediliyor. M.Ö. 5000'li yıllarda, Fırat ve Dicle ırmakları arasında kalan topraklarda arpa ve buğday (triticum dicoccum) yetiştiriliyordu. Her ikisinden hem ekmek, hem de bira yapıldığı sanılıyor. Irak'ta, hemen Musul kentinin yakınlarındaki ören yeri Ninive'deki Gaura Tepe'sinde bulunan bir mühür, bira geleneğinin en eski kanıtlarından biri. M.Ö. 4. yüzyıla ait bu mühürde, bükülmüş bitki saplarıyla büyük bir kaptan bira içen iki adam tasvir ediliyor. Uruk'ta bulunan, 4. yüzyılın sonlarına ait arkaik tablet metinlerinde, "Ka" (bira) olarak okunan resim yazısı, bira geleneğinin en eski yazılı kanıtı olarak kabul ediliyor.




Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenen yaklaşık 5000 yıllık kil tabletler, Sümerlerin bira üretim tekniği hakkında bazı bilgiler veriyor. "Monument bleu" olarak anılan bu tabletler, buğdayın kabuğundan nasıl ayıklandığını ve bereket tanrıçası Nin-Harra için sunulacak biranın nasıl hazırlandığını gösteriyor. Sümerlerin bira tanrıçası Ninka-i (ağzı dolduran efendi) adına yazılan bir ilahi, biranın yapılma sürecini tarif ediyor: Öncelikle, ıslatılan arpalar çimlendiriliyordu (malt yapılıyordu). Bu yeşil malt, kurutuluyor, kökçükleri ayıklanıyor, havan ve tokmak kullanarak ya da değirmen taşıyla öğütülüyor, su ve bira ekmeğiyle homojen bir hamur haline getiriliyordu. Bira ekmeği, çimlendirilmeden öğütülmüş tahıl ve kokulu bitkilerden yoğrulan hamurdan pişiriliyordu. Bu hamur somun ya da pide gibi şekillendiriliyordu.




Malt, su ve bira ekmeğinden hazırlanan karışım, kapalı bir kapta mayalanmaya bırakılıyordu. Son olarak bu karışıma tatlandırıcı maddeler ilave ediliyordu. Bu maddeler, içerdikleri şekerle, mayalanma sürecini hızlandırıyordu. İşlemin sonunda, teknenin tabanındaki deliklerden alttaki kaba damlayan sıvı, bir tür mayalanmış arpa suyu olmalıydı. "Ka" adını verdikleri bu sıvı, lezzet olarak tatlı, görüntü olarak bulanıktı. Üst yüzeyinde mayalanmadan kaynaklanan artıklar dolaşıyordu. Uzun bitki saplarını, bu kalıntıları da birlikte içmemek için kullanıyor olmalıydılar.




Mezopotamya'da farklı lezzetlerde bira üretiliyordu. Kadınlar için oldukça tatlı ve pahalı olan buğday birası üretiliyordu. Koyu malt birası, ucuz olduğu için herhalde, çok miktarda, sevilerek içiliyordu.

Alıntı_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...