25 Kasım 2017 Cumartesi

İshak Paşa Sarayı







Osmanlı Devletinin sayısız saraylarından biri olan İshak Paşa Sarayı, zamana karşı yıkılmamış ve günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür.
Doğubeyazıt İlçesi’nin 5 km. doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulan Saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784’tür.Osmanlı, Selçuklu ve Fars mimari üsluplarından esintiler içeren İshak Paşa Sarayı’nın en önemli özelliği dünyanın ilk kalorifer tesisatı döşenen saray olmasıdır. Saray Osmanlı, Fars ve Selçuklu uygarlığının mimari üslubunu bünyesinde toplayan bir özellik taşır. Cildıroğullarından II. İshak Paşa ile Çolak Abdi Paşa‘ca 1685’te yaptırılan saraya, 1784’te son şekil verilmiştir. Yapı yaklaşık olarak 115×50 m. ölçülerinde bir alana kurulmuştur. Kesme taştan yapılan sarayın doğu cephesindeki portali kabartma ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtır.
Saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan meydana gelmiştir. Birinci avludaki yapıların bazıları yıkılmıştır. Dört tarafı yapılarla çevrili ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Girişe göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik vardır. Bunların sonunda cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inşa edilmiştir. Saray bölümü iki kattan oluşmaktadır. 366 oda da bu iki kat içinde yer almaktadır.
O günün imkanları düşünüldüğünde sarayın ne kadar büyük emek ve işçilikle yapıldığı görülmektedir. İshak Paşa Sarayı hakkında birçok da efsane bulunmaktadır. Anlatılanlara göre saraydaki zindanlar içeri girildiğinde bir ışık oyunu saçıyor. Suçlunun işlediği suçun oranına göre, çok ışıklı veya az ışıklı bir zindanda cezasını çekiyormuş. Bir diğer rivayet ise, sarayın etrafındaki dağlarda yaşayan köylülerin sağdıkları sütün, muazzam bir yer altı tesisatı ile saraya ulaşması ve çeşmelerden süt aktığıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...