Tanrılar, Deniz tanrısı Neraus’un kızı Thetis’in düğünü için Olympos’ta toplanırlar. Düğün aslında belli dengelerin bozulmamasını amaçlamaktadır. Thetis bir ölümsüz olmasına karşın, bir ölümlü ile Phthia kralı Peleus’la evlendirilmektedir.Bunu istememektedir ama karar Zeus’tan geldiği için sesini çıkaramaz. Düğünde bir tatsızlık çıkmaması için Kavga-Nifak tanrısı Eris törene çağrılmaz. Eris buna çok gücenir. Yiğit Heraklis’in “Akşam kızları” (Hesperides) nın bahçesinden çaldığı altın elmalardan biri Eris’in eline geçer. O da üstüne “En Güzele ” yazarak elmayı, şölen sofrasına atar.
Tanrılar ne edeceklerini şaşır. Zeus zor durumdadır. Elmayı kime verse bir sorun çıkacaktır. Karısı Hera elmayı kapar, Athena ile Aphrodite buna razı olmaz.
Zeus şöyle bir çözüm bulur: “En güzeli” İda çobanı Paris seçecektir. Hermes üç güzelle İda dağının yolunu tutar.
Zeus’un buyruğu Paris’i şaşırtır. Tanrıçaların üçü de birbirinden güzeldir. Üstelik her biri kendisini seçmesi için bir şey vadetmektedir. Hera “Elmayı bana verirsen Asya ve Avrupa krallığı senin olur.” Athena “Beni seçersen savaşta dünyanın en yararlı, en başarılı yiğidi olursun.İnsanüstü bir akıl bağışlarım sana” Aphrodite ise, gülümseyerek “Benden san en güzel kadının sevgisi” der.
Paris elmayı Aphrodite’e uzatır. Böylece ilk güzellik yarışması sonuçlanır. Paris Troya’ya geçer. Zamanla Kral Priamos’un oğlu olduğu anlaşılır. Ama ailesiyle geçinemez.Yaşantısı değişmiş, güzellik peşinde koşar olmuştur ve gemileriyle denize açılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder