18 MART KAHRAMANI CEVAT COBANLI
NUSRET MAYIN GEMİSİ VE CEVAT PAŞA'NIN RÜYASI
İtilaf devletlerinin Çanakkale ve İstanbul boğazlarını açmak için teşkil ettikleri İngiliz ve Fransız filolarından müteşekkil büyük armada, 17 Mart akşamı Karanlık Umanı çevresinde son bir defa daha yaptırdığı mayın taraması ile emniyet hissi ve ertesi gün kazanmayı düşündükleri zaferin tatlı hayalleriyle uykuya dalarlar. Oysa uyumayan birileri vardır. Saat gecenin bir buçuğunu gösterdiği zamanda 360 tonluk eski bir tekne olan Nusret Mayın Gemisi bütün ışıklarını karartmış, ağır ağır, Rumeli kıyısını çok yakından takip ederek sessizce Boğaz’dan aşağıya doğru inmektedir.
Gemi kumandanı Yüzbaşı Hakkı Bey, aldığı emir gereği çok rizikolu bir işe girişmiştir. Sisli ve yağmurlu havanın görüş alanını çok azaltmasından faydalanan Hakkı Bey, duman çıkarmaması için makinelerinin dakika devrini l40’da tutmak şartıyla her 15 saniyede bir mayın olmak üzere poyraz lodos yönünden 26 adet Türk yapımı mayını bu bölgeye döktürür.
Böyle bir plan nereden çıkmıştır?
Müstahkem Mevki Komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa bir gece çok enteresan bir rüya görür. Rüyasında kulağında yankılanan ses şöyle demektedir: “... Deniz üzerine bak! Denize doğru nazar eden Cevat Paşa dalgalar arasında çiçeklerle bezenmiş pırıl pırıl “Kef” ve “Vav” harflerini görür. Heyecanla uyanan Cevat Paşa, rüyaya bir anlam veremez.
O sırada Seddülbahir, Ertuğrul, Kumkale, Orhaniye istihkam ve bataryaları düşmanın çok üstün sayıda ve taretler içinde korunmuş çabuk ateşli ve büyük çaplı gemilerin acımasız saldırısı karşısında çoktan susmuş, moloz ve toprak yığını haline geldiğinden savaş dışı kalmıştır.
Tenger, Soğanlıdere ve Baykuş bataryalarını takviye ettirmek için teftişe çıkan Cevat Paşa, Kilitbahir’den istimbota binerken yedi yıl önce veremden ölen kızı Bedile Hanım’ı hatırlar. Kabri büyük veli Ahmed Cahidi Sultan’ın türbesinin haziresindedir. Az sonra onun mezarı başına geldiğinde rüyasındaki sesi burada da duyar; şöyle demektedir lahuti ses: “... Cevat, depolardaki 26 mayını denize döşe”. Cevat Paşa, korku ve şaşkınlık içinde bocalarken karşısında yüzüne bakılmayacak kadar güzel, nurânî bir siluet belirir. Adam, Cevat Paşa’nın kolundan tutup sorar:
- Bir derdin mi var?
Cevat Paşa, gördüğü rüyayı ve az önce duyduğu sesi bir solukta anlatır. Nur yüzlü adam (Ahmed Cahidi Sultan) cevap verir:
- Nur, zafer işaretidir. Ebced hesabında “Kef” harfi 20, “Vav” da 6 rakamını bildirir ve 26 yapar...
Bunları söyledikten sonra aniden kaybolur. Cevat Paşa, hemen Mayın Grubu Kumandanı Nazmi Bey’i çağırıp sorar:
- Depolarımızda kaç mayınımız var? Nazmi Bey’in cevabı çok şaşırtıcıdır:
- Elimizde bir Türk usta tarafından yapılan 26 mayın var. Alman teknisyenler bunları döşememizi istemediler. Şu anda Boğaz’daki mayın sayısı 377’dir ve hepsi Alman yapımıdır.
Nazmi ve Hakkı Bey'le buluşma
Cevat Paşa, daha sonra Nusret Mayın Gemisi Komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey ile Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey’i makamına çağırır ve mayınları nereye dökecekleri konusunda plan yaparlar. Ve plan gereği bu sırlı 26 mayın Kumbağı Burnu ile Soğanlıdere arasına iki sıra halinde Boğaz’a paralel olarak tekbir ve dualarla dökülür.
Ertesi gün 18 Mart 1915 sabahı İngilizlerin en büyük zırhlılarından Irresistible ve Ocean zırhlıları, Nusret’in sabaha karşı döktükleri mayınlara çarparak herkesin şaşkın bakışları arasında Boğaz’ın dibini boylarlar. (Prof. Azmi Süslü, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c.7, s 306 Aktaran: Mustafa Turan, s 56)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder