(Burası yerin bittiği yer olabilir. Benzeri taş eve Oğuz Kagan Destanı’nda da rastlamaktayız.) Yer Kara-Alp adlı bir yer ruhu ise, onlara düşmen oluyor. Geyik-kız, Yer Kara-Alp’in baldızı imiş. Bundan sonra savaş hazırlığı başlar. Geyik-kız da kocası gibi silahlı imiş.” Konuşan geyikler de Türk mitlerinde görülmektedir. “Yavrusu kötürüm olan bir geyik, kimsesiz bir yiğide geliyor ve ondan kötürüm yavrusu için ilaç istiyor. Yiğit de gerekli ilacı veriyor ve yavru iyileşiyor. Bundan sonra da geyik yiğide çeşitli iyilikler yapmaya başlıyor.” “Ala-geyik” tüylerinin arasında beyaz benekler olan geyiktir ve Türk Halk Edebiyatı’nda da önemli yeri olan bir türdür. Orta Asya Türk Halk Edebiyatı’nda da bu geyiğin çok daha farklı mitolojik türlerine rastlayabiliyoruz. Geyik esaslı kayıtlara baktığımızda, geyiklerle ilişkilendirilmiş atasözleri de görebiliyoruz: “Bu dağda durarak, öbür dağa göz diken geyik ölür.” Anadolu’da görülen basma mevlüt kitaplarının içinde de nazım şeklinde yer alan “Hikâye-i Geyik” bölümleri vardır.
Ali Rıza Yalgın (Yalman)’ın, Binboğa Türkmenlerinden derlediği geyik hikâyesi kısaca şöyledir: “ Nurhaklı bir yiğit ava gidiyor. Bir geyik sürüsüne rastlıyor. Sürünün yanında da bir “Koca Adam” görüyor. Yiğit, geyiklere saldırıyor. Koca, bir geyik oluyor. Yiğit de kaçıyor…” Bu hikâyeyi anlatan Nurhaklı geyik avcısı, şu atasözlerini de sıralamaktadır: “Geyiğin avına biyol (bir kez) giden, bir daha tövbe eder.” “Geyiği iyi sayarlar, onun piri varmış.” “Bir adam su içen geyiğe bir ok atmış, geyik hemen ak sakallı koca olmuş.” “Davarın uğruna bir geyik çıkarsa, o obaya zeval olmaz.” Gene Nurhaklı geyik avcılarının anlattığı bir başka geyik efsânesi de şöyledir: “ Yusuf adlı bir avcı, geyik avına gitmiş. Geyik sürüsünün yanında, ak sakallı bir koca görmüş. Koca, Yusuf’a; beni kimseye söyleme, sana bir çebiş vereyim demiş. Fakat Yusuf dinlemeyip, sürüyü talana başlamış. İşte o zaman “koca” bir geyik tekesi oluyor ve Yusuf’a “yuf” diyor. Yusuf kayalardan düşerek ölüyor…”(24) Yukarıda anlatılan efsâneler ve dillendirilen öz deyişlerde “geyik donuna girme” motifine de rastlamaktayız. (Don değiştirme ya da dona girme hakkında ileride daha geniş bilgi verilecektir.)
(24) Ali Rıza Yalgın (Yalman), Cenupta Türkmen Türkmen Oymakları, II, Ankara 1977, s. 398-400.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder