Sayfalar

14 Mayıs 2018 Pazartesi

ŞARABIN TARİHİNE AİT İLGİNÇ BİLGİLER...

ŞARABIN TARİHİNE AİT İLGİNÇ BİLGİLER. ile ilgili görsel sonucu

ŞARABIN TARİHİNE AİT İLGİNÇ BİLGİLER. ile ilgili görsel sonucu
"Kutsal Kitap"ın "Genesis" (Yaratılış) bölümünde, Hz. Nuh'un bir bağ diktiği, şarap içtiği ve sarhoş olduğu yazılıdır. Söylenceye göre Nuh Peygamber, Büyük Tufan dindikten sonra Ağrı Dağı eteklerinde yaşamaya başlar. Bir gün, keçisinin her zamankinden daha neşeli olduğunu fark eder ve bunun nedenini araştırır. Onu izler ve keçisinin hareketli ve neşeli olmasının, yediği bir meyveden kaynaklandığını görür. O meyve, dalından düşmüş bir üzümdür. İlk kez gördüğü meyveyi yemeyi dener ve birdenbire bir mutluluk duygusuna kapılır. Üzümü o denli beğenmiştir ki Ağrı Dağı eteklerini bağlarla kaplar. Nuh Peygamber'in mutluluğunu çekemeyen Şeytan, alevli nefesiyle bütün bağları yakar. Nuh Peygamber üzüntüsünden yataklara düşmüştür. Şeytan, insafa gelip, bu meyveyi yeniden canlandırmak için ne yapılması gerektiğini ona söyler. Nuh Peygamber de meyvenin kökünü açar ve seçtiği yedi hayvanın (aslan, kaplan, ayı, köpek, tilki, horoz ve saksağanın) kanıyla üzümü sular. Asma canlanır ve meyve vermeye başlar. Şarap içip sarhoş olanların hallerinin de, bu yedi hayvanın karakteristik özelliklerini taşıdığı söylenir ; kimi zaman aslan gibi cesur, kaplan gibi yırtıcı, ayı gibi güçlü, köpek gibi kavgacı, tilki gibi kurnaz, horoz gibi çalımlı ve saksağan gibi geveze olurlarmış..
Nuh'un oğullarından Ham da sarhoş olup babasıyla alay edince, Hz. Nuh ona, "Yüzün kara olsun !" diye beddua etmiş, böylece Ham'ın soyundan gelenler, kara derili olmuşlar..İnsanlar ilkin toprağa gömdükleri testilere üzüm suyunu doldurup şarap yapmaya başlamışlardır. Sümerler ve Mısırlıların İÖ 4000'lerde şarap ve bira yaptıkları bilinmektedir. Arkeolojik buluntularda İÖ 2000'de, Anadolu'da Hititler zamanında asma ve şarabın sosyal yaşamda büyük önem taşıdığı ve dinsel törenlerde üzüm ve şarabın tanrılara adak olarak sunulduğu belirlenmiştir(Bira ya da şaraba, yüz yıl öncesine kadar ağrı kesici gözüyle de bakılıyordu..)
M.Ö. 2000’lerde Kafkaslardan Anadolu’ya gelen Hititler bağcılığa çok önem vermiş, süslü süslü toprak, seramik kapları kalmış bugünlere. Özel hükümlere bağlanmış üretimi. Frigyalılar, Persler… Derken Yunanlılar ve Finikeliler özel önem vermişler ve şarabı çok uzak diyarlara taşımışlar… Bugünkü Kuzeybatı Afrika, Sicilya, Güney İtalya, İspanya ve meşhur Fransa’ya değin (McCarty and Mulligan, 1999).


Şarap kültürü böylelikle gelişmiş de gelişmiş şairlere, düşünürlere konu olmuş.
Yunan şair ve düşünürü Homer (M.Ö. 800) İlyada ve Odessa adlı eserinde özellikle Trakya’da bağcılığının ve şarap kültürünün çok gelişmiş olduğundan ve üzümden yapılan şarabın baldan yapılan şaraba (med) tercih edildiğinden bahsetmiştir.

Sokrates (M.Ö. 430–399) şarabın özel bir içki olduğunu ancak dozunda içilmesi gerektiğini söylemiş. Tıp bilgini Hipokrat (M.Ö. 460–377) su ile karıştırılmış şarabı baş ağrısı, sindirim bozuklukları; siyatik ve ödeme karşı tedavi edici olarak kullanmış.
Eski Yunanlılar ve Romalılar şarabı kutsal bir içki olarak kabul etmişler. Yunanlılarda “Dianisos” (Anadolu Kökenli), Romalılarda “Baküs” , Mısırlılarda “Osiris” şarap tanrılarıdır ve adlarına mabetler yapılmıştır.


Şaraba kutsal kitaplarda da yer verilmiştir. Tevrat’ta şarap, kullanılan en eski ilaç olarak tanımlanır. İncil’de ise “şarap için, ancak dozunda olsun” denilmektedir (Aktan ve Kalkan, 2000).
İklim ve toprak koşulları bağ yetiştiriciliğine uygun ve şarap üretimi için ideal bir yer olan Ülkemiz, eski çağlardan beri bu içkinin üretilip tüketildiği bir bölgedir. Boğazköy ve Alişar köyünde yapılan kazılar sonrasında bulunan Çin yazılarına ait belgelerde, Çin’de 40 cins Türk şarabının satıldığını, Semerkant ve Kaşkar şaraplarının büyük bir üne sahip olduğunu belirtilmektedir (Aktan ve Kalkan, 2000).




18. yüzyılın sonlarına doğru ise Avrupa’da bağ ve şarapçılık büyük canlılık göstermeye başlamış, bağlar gelişi güzel değil, elverişli yerler seçilerek, şaraplık üzümlerde geniş seleksiyonlar yapılarak iyi şarap veren çeşitlerin yetiştirilmesine gidilmiştir.
Bu gelişmelerle birlikte şarap tekniğinde de büyük ilerlemeler olmuş. Özellikle şarabın şişeye konması usulü uygulanmaya başlamış ki, o zamana kadar şarap şişelenmezmiş.


Oysa şarap üretimi eski Romalılar zamanında yapılırmış ama şişeleri kapayacak uygun bir tıpa bilinmiyormuş ve şarap şişeye konulduğu hallerde de yağa bastırılmış kıtık* tıpa olarak kullanılırmış. Mantar tıpası ilk kez 18. yy.ın yarısında Fransa’da kullanılmış.


19.yy da bilim ve teknikteki gelişmeler şarap tekniğine geniş ölçüde yansırken, presle filtrasyon ve özellikle şarap kimyası ile şarap mikrobiyolojisindeki buluş ve bilgiler önemli gelişmelere yol açmıştır.








(derleme)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder