20 Mayıs 2018 Pazar

KAFDAĞI EFSANELERİ

kaf dağı zülkarneyn ile ilgili görsel sonucu
Genellikle masallarda çok duyulan bir dağ olan Kaf Dağı dünyayı çepeçevre sardığına inanılır.Zümrütten yapıldığı rivayet edilmiştir. Pers mitolojisine göre Kaf Dağı Zümrüdü Anka kuşunun yaşadığı dağ olarak belirtilmesinde de anlaşılacağı gibi efsanevi bir dağdır.

Eski zamanlarda bütün fizikçiler ve alimler dünyanın düz olduğuna inanıyorlardı.Bu sebepten dolayı dünyanın etrafı Ukiyonus (okyanus) adı verilen gemilerin geçmediği,karanlık ve aynı zamanda kıyıları gözükmeyen sularla kaplıdır.Bu sulara verilen isim Bahr-i Muhit’tir. Bu sulardan yani okyanustan sonra Kaf Dağ’ına varılır.İnsanların bu dağı aşmasına imkan verilmemektedir.Aynı zamanda bu dağın dünyanın sonu olduğuna inanılmaktadır.Aynı zamanda bu dağ görünen ve görünmeyen dünyalar arasındaki sınır olarak kabul edilmektedir.

Arap masallarının başını çeken Binbir Gece Masallarında adına sıkça rastlanılır.Kaf Dağının arkasında bulunan bölümde cinlerin ve perilerin oturduğu söylenir.Burası Zümrüdü Anka yani Simurg’un yaşadığı yer olarak kabul edilir.

Zümrüdü Anka kuşu bu dağın tepesinde köşke benzeyen bir yapı içerisinde oturduğu ve insanlar gibi düşünüp aynı zamanda konuşabilen bir canlı olduğu rivayet edilmektedir.Aynı zamanda çok bilgili ve çeşitli meziyetlere sahip olduğu için,kendisine fikir soran hükümdar ve kahramanlara karşı akıl hocalığı yaptığı ileri sürülmektedir.

Muhyiddin –i Arabiye’ye aittir.Muyhiddin-i Arabiye göre Kaf Dağı;bütün yerküreyi kuşatmış olan yeşil zeberced (yakut) kaplı bir dağdır ve bütün gökyüzünün etrafı onun üzerinde bulunmaktadır.Bu dağın kökleri dünyanın üzerinde bulunduğu kayaya ulaşmaktadır.Dünya üzerinde meydana gelen bütün zelzelelerin (depremlerin) kaynağı olarak bu dağ gösterilmiştir.

Kafdağı’na eskiden Alburs dendiği söylenir.Hintlilerde de buna benzer söylentilere rastlanır.Edebiyatlarında,görülen ve görülmeyen dünyalar arasında,Lokaloka adlı bir dağın adı geçer.Mandeilerin düşünceleri,Müslümanlarındakine bağlıdır.Asya’da ve eski Doğu milletlerinde,dünyanın sınırı olan dağın kuzeyde bulunduğu inancı yaygındır.Bu düşünceye Babil,İbrani evren biliminde (Kozmogoni) rastlanır.

Kuran'ı Kerimde Kaf Dağ'ı

Allah’u Teala şu Arz’ın arkasından bir bahr-ı muhıyt (okyonus)yaratmıştır, sonra onun arkasından da <Kaf denilen bir dağ yaratmıştır ki dünya seması onun üzerinde dalgalanır."

Kazvini ve İbn-ül-Verdi'ye göre, Kafdağı yeşil zümrüttendir. Gökyüzünün yeşil rengi onun aksidir. Buna yakın bir söylentiye göre dağın dayandığı kaya bir çeşit zümrüttendi.

Boşlukta sallanan, kendi kendine duramayan dünyanın desteği idi. Kafdağı bu kayadan başlamaktaydı. Başka bir görüş ise, Kafdağının dünyanın bütün dağlarının anası olduğudur. Öteki dağlar, Kafdağına yeraltı damarlarıyla bağlıdır. Başka bir söylentiye göre dağ, görülen ve görülmeyen dünyalar arasındadır ve arkasında ne olduğu bilinmez.


Taberi’ye göre Kafdağı parmağı saran yüzük gibi arzı çevrelemekte ve onu sabit tutmaktadır. Bütün dağlar ona bağlı olduğundan yeryüzünün sürekli sallanmasını engellemektedir.

Çağdaş tefsirlerden olan Kasimî’nin tefsirinde bazı araştırmacılara nispet ederek şunlar nakledilmiştir: Dağıstan bölgesinde Araplar arasında Kaf Dağı diye bilinen Kafkas dağlarından birisinin arkasında iki kabile bulunmaktadır. Birisinin ismi Âkûk, diğerinin ise Mâkuk’dur. Araplar bunları Ye’cuc ve Me’cuc diye Arapçaya çevirmişlerdir. Bu iki kabile, birçok millet tarafından bilinmekte ve Ehl-i Kitab’ın kitapla­rında da anlatılmaktadırlar. Bu iki kabileden Rusya ve Asya’daki birçok kuzey ve doğu milletleri üremiştir. “sedd” ise Dağıstan bölgesinde Derbend ile Hazar şehirleri arasında­ki dar boğazda bulunmakta ve şimdi demir kapı, Sed adıyla anılmaktadır. Bu iki dağ arasındaki dar boğazda eski demirden seddin izleri bulunmaktadır.
“Safvetü’l-Ahbar” kitabından nakledilerek anlatıldığına göre, Abbasi Halifesi Vasık’ın gönderdiği seriyyenin ulaştığı sed, Çin şeddidir. Bu surların uzunluğu yaklaşık 1250 mile, kalınlığı alttan 25 adıma, yukarıdan ise 15 adıma, yüksekliği ise 15 adım ile 25 adıma ulaşmaktadır. Bazı yerlerinde ise yüksekliği 40 adıma ulaşan kuleler bulun­maktadır. Bu surları İskender inşa etmemiştir. İskender’in inşa ettiği sed, Derbend sed­didir. Bu müfessirin ifade ettiğine göre, Zülkarneyn, meşhur Makedonyalı İskender’dir. Müfessir, Makedonyalı İskender’in bilinen putperest inancıyla Kur’an ayetlerinin ifade ettiği inanç arasını bulmaya çalışarak şöyle demiştir: “Yunanlıların inancının putperestlik olmasından, O’nun da putperest olması gerekmez. Onun hocaları olan Aristoteles ve Pisagor da Allah’a inanıyorlardı.” Ancak müfessirin bu çabası ikna edici değildir. Onun sözünden anlaşıldığına göre, o, söz konusu seddi Mâkûk ve Âkuk kabilelerin saldırılarını engellemek İçin inşa etmiştir.

Simurg, bir masal kuşudur.
Uzun boynunda beyaz bir halka bulunan, safran tüylü, güzel sesli, insana benzer kocaman bir kuş...
Kuşların sultanıdır.
Kaf Dağı’nın ardında yaşar.
Efsaneye göre, kuşlar, sultanlarını bulmak üzere toplanıp yola çıkarlar bir gün...
Yol uzun, yolculuk zorludur.
"Aşk Denizi"nden geçerler önce...
"Ayrılık Vadisi"nden uçarlar...
"Hırs Ovası"nı aşıp, "Kıskançlık Gölü"ne saparlar...
Kuşların kimi Aşk Denizi’ne dalar, kimi Ayrılık Vadisi’nde kopar sürüden...
Kimi hırslanıp düşer ovaya, kimi kıskanıp batar göle...
Yolculuk bittiğinde, Kaf Dağı’nın ardına sadece 30 kuş varabilmiştir.
Sultanları Simurg’u bulamazlar orada...
Sonunda sırrı, sözcükler çözer:
Farsça "si", "otuz" demektir.
...murg" ise "kuş"...
"30 kuş", anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.
Ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Bütün mitler gibi insanı anlatır Simurg...İnsanın özgürlüğe yolculuğunun hikayesidir.... İçimizde yaşayan o küçük kuş umudun ta kendisidir. Yaşamın bütün aldatmacalarına, bütün cezbedici zaaflarına ve acımasızlıklarına rağmen,içimizde tekrar bulduğumuz yaşama azmidir.

Her insan ömrü hayatında bu vadilerden geçer, düşer.... Kimi zaman bir yakının ölümü kimi zaman bir aşk acısı düşürür insanı derin vadilere, umutsuzluğa, yeise ve acıya. Ama zor olan bunlar değildir, zor olan yeniden ayağa kalkmak ve yolculuğa devam etmektir.
DERLEMEDİR




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...