24 Nisan 2018 Salı

Alanya Kalesi

Alanya Kalesi; Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı ve şimdide Türkiye Cumhuriyetine ev sahipliği yapmıştır.Prof Dr Kılınç KÖKTEN ‘in 1957 yılında Kent merkezine 12 Km uzaklıkta yer alan Kadı ini Mağarasında yaptığı araştırmalar, bölge tarihinin Üst Paleolitik (MÖ..20,000,-17,000,) dönemine kadar uzandığını göstermektedir.Alanya’dan, ilk olarak M.Ö IV. yüzyılda coğrafyacı Scylax, Korakesion (Coracesium) olarak söz eder.Sözcük anlamıyla Latincede “Corax-Karga” ve Caesium-Gök” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup “Gökkarga” anlamını taşımaktadır. Bizans döneminde ise “Güzel Dağ” anlamına gelen “Calanoros” ismi verilmiştir. 13 yy.da Anadolu Selçuklu Hükümdarlarından 1. Alaaddin Keykubat’ın (1220-1237) kaleyi alması ile şehrin ismi hükümdarın ismine uygun alarak “Alaiyye” olarak değiştirilmiştir. 1935 yılında şehri ziyaret eden M.K. Atatürk ise “Alanya” adını vermiştir.
Alaaddin Keykubad, Alanya kalesinde hüküm süren ve Hristiyan sülalelerinden olan Kyr Vart’ ı 1221 yılında yenilgiye uğratarak Kaleyi ele geçirmiştir.Kızı Prenses Destina'yı Alaaddin Keykubad ile evlendirmiştir. Evlendikten sonra “Mahperi” ismini aldı. Kendisine verilen Huand (Hont) unvanı, Farsça “Efendi” “Büyük Hatun” anlamına gelir; halk arasında “Hunat” a çevrilerek asıl isminin yerine geçmiştir. Evlendikten sonra uzun süre Hristiyan olarak yaşamıştır. Bu durumun Alâeddin Keykubat’ın saltanatının son yıllarına kadar devam ettiği bilinir.  Kent, Roma döneminde surların genişletilmesi ve yeni binaların ilave edilmesiyle büyür. Kandeleri adıyla da bilinen Alanya yarımadasındaki yerleşim, Helenistik döneme kadar inmekle birlikte günümüze kalan tarihi dokusu 13. yüzyıl Selçuklu eseridir.Benim asıl üzerinde duracagım konu Selçuklu dönemi.
Kaleye yukarıdan batığımız zaman ilk aklınıza gelen Çin seddi olacaktır.Aşagı da Kızıl kule büyük bir ihtişamıyla Selçuklu eseridir. 1226 yılında Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani’ye yaptırılmıştır.Alanya Tersanesi, Selçukluların Akdeniz’deki ilk tersanesidir. Daha önce Karadeniz’de Sinop Tersanesini yaptıran Alaaddin Keykubat, Alanya Tersanesi ile “iki denizin sultanı” unvanını almıştır.



Derler ki, Alaeddin Keykubat Alanya Kalesi’ni uzun süre kuşatmış (1222), birçok hücum ve kayıplara karşın, kaleyi bir türlü ele geçirememiş. Bunun üzerine bir gece, 15.000 keçinin boynuzlarına birer mum yaktırarak askerleriyle hücuma geçmiş ve şöyle cevap vermiş: “İşte, karşıda savaşa hazır binlerce askerimi görüyorsunuz. Boş yere kan dökülmesin. Kaleyi teslimden başka çaremiz yoktur.” Kale komutanı da ister istemez bu öneriyi kabul etmek zorunda kalmış. Kaleye bu nedenle uzun bir süre “Keçi kalesi” denmiş. Kaynak: Dünden Bugüne Antalya, Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, Antalya 2012.
SİTTİ ZEYNEP TÜRBESİ;Kaleye giden yolda, bir kayanın üzerindedir. Selçuklu veya Osmanlı dönemine ait olduğu sanılmaktadır.Bazı tarihçiler ise bu dönemde Arapların buraya geldiğini öne sürerler, hatta Sitti Zeynep Türbesini bu iddiayı kanıtlayan bir eser olarak nitelendirirler.
Selçuklu Dönemi kentleri..Gezi notlarım Alanya.. (Araştırmacı Tarihçi Yazar )Mihriban Akcan

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...