ÇANAKKALE'Yİ ANLAMAK..

İtilaf devletlerinin deniz harekatı 19 Şubat 1915’te başladı. 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti.18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları tahrip edilmişti. Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ilerde olacaklar belirsizdi. Ve 18 Mart 1915 sabahı geldiğinde kimse günün sonunda neyle karşılaşılacağını bilmiyordu. 17 Mart 1915’te Amiral Carden’in yerine Amiral de Robeck’in atanmasıyla 18 Mart da gerçekleşecek plan uygulanmaya konuluyordu. Plana göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi. Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1. tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu.Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemilerinden oluşan 1. tümen saat 10:30’da boğazdan içeri girdi. Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı. Planlanan noktaya ulaşıldığında Queen Elizabeth hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelson’un hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi.

Queen Elizabeth Zırhlısı
Amiral de Robeck 2. tümenin geri çekilmesi için emir verdi. Bu sırada Seyit Ali Onbaşı tek başına taşıdığı 215 kg'lık topu kundağa yerleştiriyor ve Ocean'ı durmadan yaralıyordu. Bunun üzerine bir de 18:05’te geri çekilirken Ocean da mayına çarptı. Güçlü top ateşine rağmen Ocean’ın personeli muhripler tarafından kurtarıldı. 18 Mart’a yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı. Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söyleyenler haklı çıkıyor, De Robeck ve Churchiil gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbul’a çıkabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu. Türk tarafı ise, 18 Mart’ta kazandığı zaferden dolayı kendisine olan güvenini tazelemiş, Çanakkale’nin Boğazlardan geçilemeyeceğini tüm dünyaya göstermişti.

Seyit Onbaşı'dan daha sonra aynı topu
bir daha kaldırması istenmiş fakat kaldıramamıştır.
Bu nedenle tahtadan yapılmış bir topla
fotoğraf çektirmiştir.
Çanakkale’de 5. Ordu oluşturulmuş başına da Mareşal Liman Von Sanders getirilmiştir. Kıyılar dikenli tellerle çevriliyor, birlikler önemli yerlere yerleştiriliyordu. Müttefik çıkarmasını bekleyen bir başka kişi ise 19. İhtiyat Tümeni’nin başında bulunan Yarbay Mustafa Kemal’di.
Kara Harekatı1 Mart’ta Yunanistan, Gelibolu Yarımadası’nı işgal etmek mümkün olduğu takdirde İstanbul üzerine yürümek üzere İngiltere’ye üç tümenlik bir kuvvet önermişti. İngiliz ve Fransızlara kalsa öneri kabul edilebilir. Ancak Rus Çarı, İngiliz Büyükelçisi’ne, hiçbir şart altında Yunan askerinin İstanbul’a girmesine izin vermeyeceğini bildirerek bu tasarıyı önledi.
Bu savaş kimi zaman çıkartmalarla kimi zaman kanlı boğuşmalarla ama genelde siper savaşları dediğimiz psikolojik bir harekata da dönüşecektir.
Seddülbahir’den Bolayır’a kadar şiddetli bombardımanla beraber 25 Nisan sabahı saat 05:00’te düşmanın birçok yerde çıkarmaya başladığı haberleri gelmeye başladı. Liman Paşa, düşüncesinde ısrar ederek, gelen raporları kurmayları ile değerlendirmemiş, hatta bu durumu memnuniyet verici olarak değerlendirmiştir. Liman Paşa, fikrinde ısrarı günün bütününde de sürmüş, Alman yaveri Prigge ile Bolayır kıyılarında akşama kadar çıkarma gösterisini izlemekle yetinmiştir. Seddülbahir’den gelen raporlar üzerine durumun kritik bir hal alması üzerine 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa asıl çıkartma yerleri hakkında Liman paşayı ikna etmeye gitmişti. Liman Paşa, Bolayır’da akşama kadar beklemeyi tercih etmiştir. Halbuki, düşmanı Seddülbahir’de karşılayan 9. Tümen Komutanı Sami Bey, alınacak son önlemleri belirterek, takviye beklemiştir.
Seddülbahir bölgesi 9.Tümen’e bağlı 26.Alay’ın 3.Taburu tarafından savunuluyordu. Binbaşı Mahmut Sabri Bey 4 bölük ile bölgede konuşlanarak karargahını Harapkale’ye kurmuştu. Çıkarma kıyılara saat 06.00’dan itibaren başladı. Tekke Koyu’nda İngiliz askerleri yoğun bir ateş ile karşılandı. Sonrasında taarruz gelişerek İngilizler tarafından Karacaoğlan Tepesi’nin ele geçirilmesi ile devam etmiştir. 3.Tabur’un 10.Bölüğü’nün takviyesi ile beraber İngiliz ilerleyişi Ertuğrul Koyu’nda durdurulmuştur.
Arıburnu sırtlarından da düşmanın ilerlemesi, 9. Tümen’in 27. Alay’ını harekete geçirmesi ile durdurulmuş olmakla beraber durumunun kritikliği devam etmektedir. Arıburnu çıkartmasında General Birdwoord yönetiminde ki Anzak Kolordusu’na bu görev verildi. Ancak kolordunun hedefi Kabatepenin Kuzeyinde karaya çıkmak, sol tarafını emniyete alarak Maydos’a doğru doğu istikametinde yürümekti.
Anzak Kolordusu’nun gerçekleştireceği bu çıkarma, Avustralya ve Yeni Zelanda tarihi gibi Türk tarihi açısından da büyük öneme sahiptir. Zira Boğaz’ın kilit noktası, Kilitbahir platosunun muhafazası için önemli bir konuma sahip olan Kocaçimen ve Conkbayırı tepelerine hakim olma mücadelesi sahnelenecekti. Anzakların “Gun Ridge” adını verdikleri Kavaktepe, Conkbayırı, Kocaçimentepe hattını hızla ele geçirmek suretiyle ilk örtme kuvvetinin hemen arkasından karaya çıkacak ana kuvvetin, nispeten daha az arızalı araziyi aşarak Maltepe ve Maydos’a hızla ilerlemesi için yol açılmış olacaktı. Böylece Seddülbahir’deki Türk birliklerinin geri irtibatı tamamen kesilecekti.
Çıkarma Sırasında Müttefikler Tarafından Ağır Bombardumana Tutulan Seddülbahir KalesiSeddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz ve Fransız birliklerinin ilk hedefi Kitre Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçıtepe olmuştur. bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kitre Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır.Alçıtepe’yi almayı hedefleyen bu muharebede 17.500 kişilik (donanma gemilerinin ateşiyle desteklenecek) İngiliz ve Fransız birliklerine karşı 8.000 kişilik Türk kuvveti karşı karşıyadır. Saat 09.00’da başlayan muharebede Türk tarafını 19.,20., 25. ve 26.Alaylar savunacaktı. 20.Alay cephesinden yapılan İngiliz taarruzu kırılarak durduruldu. Cephenin doğu kanadından İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından savaş gemilerinin de desteğiyle açılan ateş sonucu bu cephe etkisiz hale getirilmiştir.
Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir. Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır. Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefikler taarruz çıkış hatlarına geri çekilmişlerdir. Türk kayıpları 2.380, müttefik kayıpları ise 3.000’dir.
Müttefik kuvvetlerinin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kitre Muharebesi’dir. Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Türk cephesinin sol kanadından taarruz eden Fransız birlikleri yer yer Türk siperlerine girmişlerdir. Yarbay Selahattin Adil siperlerine girmişlerdir. Yarbay Selahattin Adil komutasındaki 12. Tümen’in karşı taarruzuyla bir siperlerden çekilmişlerdir. Sağ kanatta ise İngiliz birlikleri Türk siperlerine girmiştir. İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Türk hatlarının kırılması önlenmiştir. Türk cephesi, Kitre Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir. İzleyen 5 Haziran günü Türk 9. Tümen’in saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay Hasan Askeri komutasındaki П. Tümen’in taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir. 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalara geçmiştir. Üçüncü Kitre Muharebesi’nde müttefik kayıpları 7.500, Türk kayıpları ise 4.500 yaralı, 4.500 şehittir.
KUMKALE, BEŞİGE VE BOLAYIR ÇIKARMALARI
Fransız birlikleri tarafından oyalama niteliğinde Boğazın giriş kısmında Anadolu yakasında yer alan Kumkale’ye asker çıkarılmış ve buradaki 3. ve 11. Türk Tümenlerinin esas çıkarma bölgesi olan Gelibolu’ya sevk edilmesi engellenmek istenmiştir.
Yine Fransız savaş gemileri tarafından Beşige Koyu’na ve İngiliz savaş gemileri tarafından da Bolayır’a karaya asker çıkarmadan gösteri çıkarması yapılmış ve buradaki savunma birlikleri oyalanmıştır.
Arıburnu Cephesi’nde 25 Nisan 1915 sabahı çıkartma yapılan Anzak Kolordusu örttü kuvvetleri, sahildeki Türk gözetleme postalarını atarak bir köprübaşı oluşturmuşlardır.

Ordu ihtiyatındaki 19. Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal çıkartma başladığı sıralarda 57. Alay ve bir topçu bataryasıyla Conk Bayırı’na hareket etmişti. Karargahta, 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya kararını anlatmıştır. Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27. Alay’ını da yarbayın komutası altına vermiştir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders’le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa, kendi inisiyatifini kullanarak tümeni komutası altına almış ve Mustafa Kemal’in görüşü yönünde görevlendirmiştir.
19. Tümen’e bağlı dört alayın bölgeye intikali ardından Türk Arıburnu Kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir. General Hamilton anılarında şöyle anlatır. “Gebe dağlar Türk doğurmaya devam ediyor. Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlardı.” Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır’ın iki yanından gelişen Türk taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Cesaret tepe kesin olarak Türklerin eline geçmiştir. Düztepe’nin alınması, Türk birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Türklerin zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur. Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır.Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, morali düşüktür, birlikler halen dağınıktır. Gün boyu süren Türk taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştur. Bu gedik Anzak çıkartma bölgesi için bir tehdit oluşturmaktaydı. Gece boyu takviye alan Trük kuvvetlerinin etkin biir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır. Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır. Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir. General Hamilton, sahilde kalınarak birliklerin direnmeye devam etmesine karar vermiştir.
Takviye olarak bölgeye gönderilen İngiliz 9. Kolordusu’nun Suvla Koyu’na çıkartma yaptığı 5-6 Ağustos gecesi, bir Anzak tümeni gece yürüyüşüne geçmiştir. Hedefleri, Kocaçimen Tepesi-Besim Tepe-Conk Bayırı hattıdır. Sarı Bayır Harekatı olarak bilinen harekatta Anzak birlikleri sırtlara kadar yaklaşabilmiş ama sırtları alamamıştır. Muharebelerin yoğunluğu Conk Bayırı bölgesinde olmuş, Conk Bayırı Muharebesi 9 Ağustos 1915 tarihine kadar sürmüştür. Kurmay Albay Mustafa Kemal’in 10 Ağustos sabahı başlattığı taarruz ile Anzak kuvvetleri sırtlardan çekilmek zorunda kalmışlardır. Suvla Koyu’nda İngiliz Kolordusu’nun ikinci genel taarruzuyla aynı gün 21 Ağustos’da Anzak birliklerinin sonuçsuz Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın son muharebesi olmuştur.
19 Mayıs Türk Gece Taarruzu
11 Mayıs’ta Arıburnu Cephesi’ne gelen Başkomutan Vekili Enver Paşa genel bir taarruz ile müttefiklerin yok edilmesini emretti. Plana göre, 19.Tümen müttefik kuvvetlerinin kuzey kanadına; 5.Tümen merkeze; 16.Tümen ise güney kanadına; İstanbul’dan gelecek olan yeni ve taze 2.Tümen ise vurucu kuvvet olarak Kanlısırt-Kırmızısırt cephesine taarruz edecekti. Uçaklarla yapılan hava keşifleri sonucu taarruz hakkında önceden bilgi alınmıştı. Gece 03.30’da başlayan taarruzda piyade ateşi ve makineli tüfek ateşi altında birlikler adeta eridi. Bandonun çaldığı marşlar eşliğinde hücumlar devam etti; fakat taarruz sabah 10.00’da durdurulduğunda siperler arasındaki alan şehit ve yaralılarla doluydu. Türk tarafınca 3.800’ü şehit olmak üzere zayiat yaklaşık 10.000 askerdi. 24 Mayıs günü iki taraf arasında kalan şehitlerin gömülmesi için bir günlük ateşkes yapıldı.
Kanlısırt Tespit Taarruzu
6 Ağustos günü saat 15.00’te Kanlısırt’ta çok şiddetli bir bombardıman ile başlayan taarruz üzerleri kalaslarla kapatılan 47.Alay siperlerini hedef aldı. Çöken siperlerin içindeki Türk askerlerinin çoğu şehit oldular. Saat 17.30’da topçu ateşi ile desteklenen taarruz ile Kanlısırt’taki Türk siperleri ele geçirilmişti. 19.00’da girişilen karşı hücum ile siperler geri alınmaya çalışılsa da başarılı olunamadı. Talep edilen takviye kuvvetlerle birlikte 23.00’te tekrar taarruza geçilse de Türk tarafınca sonuç alınamadı.
Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi gün, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi-Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. Tümen ve 9. Tümen komutanı Albay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen’in taarruzuyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır.
Kuzeyde, İngiliz 53. Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi Yönünde taarruza geçmişti. Yoğun topçu ateşleri sürmüş olup iki Türk taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır. Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi’nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi’nde ise Suvla Ovası’nın sahil bandından kalmışlardı.Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Türk mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler. Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sir Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir. Bu amaçlar sahile yeni çıkartılmış olan 54. Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir. Bu tümenin bir taburunca 12 Muharebesi olarak bilinen taarruz, Türk savunması önündeki ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir.6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey Komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır. Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir. Ağır kayıplara yüzbaşı Kadri Bey’in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe-Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır. Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Türk kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir. Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir. Kısa süre sonra İngiliz birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir.
Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29. Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı. Mısır’da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartala Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı. Müttefik taarruzu, Ananfartalar grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir.

2.ci Anafartalar Muharebesi
1 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Türk savunmasının elinde kalmıştır. Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebedir.
6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.
10 Ağustos 1915 Conkbayırı Süngü Hücumu
Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 10 Ağustos sabahı gün doğarken yapmayı planladığı taarruzu 23.,28. ve 41. Alay’lara yaptıracaktı. Yeterli kuvvetlerle yapılacak hücumlarla Conkbayırı’nın ele geçirilmesi mümkündü. Mustafa Kemal, emri altındaki komutanların haklı itirazlarına, askerin yorgunluğuna, takviye olarak gelmekte olan bir alayın yetişmemiş olmasına rağmen baskın tarzında bir süngü hücumuna karar verdi.
10 Ağustos günü sabah saat 04.30’da hücuma kalkacak askerlerin önüne geçerek onlara hitap etti; “Askerler! Karşımızdakileri mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz benim kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.” İşaretle birlikte aniden gelişen taarruzla İngilizlerin ilk hat siperlerinde hücum başarıya ulaştı. Yine Kocaçimen-Abdurrahman Bayırı sırtlarında Avustralya ve Hint Tugayları geri atılmıştır. Sadece İngilizlerin elinde Şahinsırtı kalmıştır. Müttefiklerin yoğun gemi ve kara topçularının ateşi altında gerçekleşen bu hücum ile hakim tepeler hattı Türk birliklerinin kontrolüne girmiştir.
Kireçtepe Muharebeleri (15-16 Ağustos 1915)
15 Ağustos’ta donanma gemilerinin desteğiyle hücuma kalkan İngilizleri Gelibolu Jandarma Taburu karşılamıştır. Başlangıçta üstün kuvvetler karşısında gerileyen tabur takviye kuvvetlerle birlikte İngilizlerin eline geçen Aslantepe’yi almayı başardı. Bu noktada göğüs göğse süngü muharebelerinde tepe birkaç defa el değiştirdi. Sonunda tepe Türklerin elinde kaldı ve İngilizler geri çekilmek zorunda kaldılar.
İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500.000’den fazla insanın “kaybına” (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçmemiş, İstanbul’u işgal edememiştir. Pek çok tarihçi, Rusya’da zorda kalan çarlık rejimi devrilmesinde ve 1. Dünya Savaşı 2 yıl uzamasından bu olayın önemli payı olduğu görüşündedir. Çanakkale Savaşı, müttefikleriyle Rusya’nın irtibatını önlemiş, bu arada Lenin ve yandaşları Bolşeviklerin Ekim devrimi ile Rusya savaş dışı kalmıştır. Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerin birbirinden ayırmıştır. Sovyet Rusya Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükümetine belirli ölçüde lojistik destek sağlamıştır.
Bombatepe Muharebesi (27 Ağustos 1915)
Geniş çaplı son taarruz olan bu muharebede hedef Bombatepe’yi ele geçirmekti. 27 Ağustos günü öğle vakti yoğun bombardıman ile başlayan muharebede Bombatepe’nin güneye bakan yamaçları İngilizlerin eline geçti. 28 Ağustos sabahına kadar süren muharebeler zamanında takviye edilen Türk birlikleri tarafından durduruldu.
Bu muharebe sonrasında bölgedeki çarpışmalar siper muharebelerine dönmüştür. Anafartalar tam bir ay boyunca sıcak muharebelerin yaşandığı bir bölge olmuştur.
TAHLİYE
İtilaf devletlerince başlatılan “Gelibolu Harekatı” kara ve deniz gücünün işbirliğine rağmen Türk savunması karşısında başarıya ulaşamamıştır. Ekim 1915’te Gelibolu’ya gelen General Monro, tahliye yönünde bir rapor hazırlayıp İngiliz Hükümeti’ne sunacaktır. Gelibolu’nun tamamen tahliye edilmesi olumsuz sonuçlar yaratacağı için 20-21 Aralık’ta Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin; 8-9 Ocak gecesi de Seddülbahir’in tahliye edilmesine karar verildi.
Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası’na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemiştir. Savaşta, çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle Cumhuriyet Dönemi’nde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir. Karşılıklı olarak çok büyük insan ve malzeme zayiatı verilmiştir. Mustafa Kemal bu savaşta Conkbayırı Anafartalar ve Arıburnu’nda görev yapmıştır. Çıkartmanın ilk günü Conkbayırı’ndaki müdahalesi ve savaşın son aşamalarında üstlendiği görevler, Mustafa Kemal’in askeri yeteneklerini ortaya çıkarmış, “Anafartalar Kahramanı” olarak tanınmasını sağlamıştır. Bu durum daha sonraları Mustafa Kemal’in milli liderliğini ortaya çıkarmıştır.
Derleme;Akcan Mir
6 Ağustos günü saat 15.00’te Kanlısırt’ta çok şiddetli bir bombardıman ile başlayan taarruz üzerleri kalaslarla kapatılan 47.Alay siperlerini hedef aldı. Çöken siperlerin içindeki Türk askerlerinin çoğu şehit oldular. Saat 17.30’da topçu ateşi ile desteklenen taarruz ile Kanlısırt’taki Türk siperleri ele geçirilmişti. 19.00’da girişilen karşı hücum ile siperler geri alınmaya çalışılsa da başarılı olunamadı. Talep edilen takviye kuvvetlerle birlikte 23.00’te tekrar taarruza geçilse de Türk tarafınca sonuç alınamadı.
Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi gün, 10 Ağustos 1915 sabahı Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi-Conk Bayırı hattında yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. Tümen ve 9. Tümen komutanı Albay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen’in taarruzuyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır.
Seddülbahir Cephesi’ndeki İngiliz 29. Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı. Mısır’da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartala Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı. Müttefik taarruzu, Ananfartalar grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir.
2.ci Anafartalar Muharebesi
6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.
10 Ağustos 1915 Conkbayırı Süngü Hücumu
Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 10 Ağustos sabahı gün doğarken yapmayı planladığı taarruzu 23.,28. ve 41. Alay’lara yaptıracaktı. Yeterli kuvvetlerle yapılacak hücumlarla Conkbayırı’nın ele geçirilmesi mümkündü. Mustafa Kemal, emri altındaki komutanların haklı itirazlarına, askerin yorgunluğuna, takviye olarak gelmekte olan bir alayın yetişmemiş olmasına rağmen baskın tarzında bir süngü hücumuna karar verdi.
10 Ağustos günü sabah saat 04.30’da hücuma kalkacak askerlerin önüne geçerek onlara hitap etti; “Askerler! Karşımızdakileri mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz benim kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.” İşaretle birlikte aniden gelişen taarruzla İngilizlerin ilk hat siperlerinde hücum başarıya ulaştı. Yine Kocaçimen-Abdurrahman Bayırı sırtlarında Avustralya ve Hint Tugayları geri atılmıştır. Sadece İngilizlerin elinde Şahinsırtı kalmıştır. Müttefiklerin yoğun gemi ve kara topçularının ateşi altında gerçekleşen bu hücum ile hakim tepeler hattı Türk birliklerinin kontrolüne girmiştir.
Kireçtepe Muharebeleri (15-16 Ağustos 1915)
15 Ağustos’ta donanma gemilerinin desteğiyle hücuma kalkan İngilizleri Gelibolu Jandarma Taburu karşılamıştır. Başlangıçta üstün kuvvetler karşısında gerileyen tabur takviye kuvvetlerle birlikte İngilizlerin eline geçen Aslantepe’yi almayı başardı. Bu noktada göğüs göğse süngü muharebelerinde tepe birkaç defa el değiştirdi. Sonunda tepe Türklerin elinde kaldı ve İngilizler geri çekilmek zorunda kaldılar.
İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500.000’den fazla insanın “kaybına” (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçmemiş, İstanbul’u işgal edememiştir. Pek çok tarihçi, Rusya’da zorda kalan çarlık rejimi devrilmesinde ve 1. Dünya Savaşı 2 yıl uzamasından bu olayın önemli payı olduğu görüşündedir. Çanakkale Savaşı, müttefikleriyle Rusya’nın irtibatını önlemiş, bu arada Lenin ve yandaşları Bolşeviklerin Ekim devrimi ile Rusya savaş dışı kalmıştır. Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerin birbirinden ayırmıştır. Sovyet Rusya Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükümetine belirli ölçüde lojistik destek sağlamıştır.
Bombatepe Muharebesi (27 Ağustos 1915)
Geniş çaplı son taarruz olan bu muharebede hedef Bombatepe’yi ele geçirmekti. 27 Ağustos günü öğle vakti yoğun bombardıman ile başlayan muharebede Bombatepe’nin güneye bakan yamaçları İngilizlerin eline geçti. 28 Ağustos sabahına kadar süren muharebeler zamanında takviye edilen Türk birlikleri tarafından durduruldu.
Bu muharebe sonrasında bölgedeki çarpışmalar siper muharebelerine dönmüştür. Anafartalar tam bir ay boyunca sıcak muharebelerin yaşandığı bir bölge olmuştur.
TAHLİYE
İtilaf devletlerince başlatılan “Gelibolu Harekatı” kara ve deniz gücünün işbirliğine rağmen Türk savunması karşısında başarıya ulaşamamıştır. Ekim 1915’te Gelibolu’ya gelen General Monro, tahliye yönünde bir rapor hazırlayıp İngiliz Hükümeti’ne sunacaktır. Gelibolu’nun tamamen tahliye edilmesi olumsuz sonuçlar yaratacağı için 20-21 Aralık’ta Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin; 8-9 Ocak gecesi de Seddülbahir’in tahliye edilmesine karar verildi.
Askeri kayıplar;
1.Müttefik toplamı 44.072-97.037-141.109
2.Birleşik Krallık 21.255-52.230-73.485
3.Fransa Krallığı 10.000-17.000-27.000
4.Avustralya (1) 7.594-20.000-27.594
5.Yeni Zelanda (2) 2.701-4.546-7.247
6.Hindistan 1.358-3.421-4.779
2.Birleşik Krallık 21.255-52.230-73.485
3.Fransa Krallığı 10.000-17.000-27.000
4.Avustralya (1) 7.594-20.000-27.594
5.Yeni Zelanda (2) 2.701-4.546-7.247
6.Hindistan 1.358-3.421-4.779
Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası’na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemiştir. Savaşta, çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle Cumhuriyet Dönemi’nde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir. Karşılıklı olarak çok büyük insan ve malzeme zayiatı verilmiştir. Mustafa Kemal bu savaşta Conkbayırı Anafartalar ve Arıburnu’nda görev yapmıştır. Çıkartmanın ilk günü Conkbayırı’ndaki müdahalesi ve savaşın son aşamalarında üstlendiği görevler, Mustafa Kemal’in askeri yeteneklerini ortaya çıkarmış, “Anafartalar Kahramanı” olarak tanınmasını sağlamıştır. Bu durum daha sonraları Mustafa Kemal’in milli liderliğini ortaya çıkarmıştır.
Derleme;Akcan Mir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder