5 Aralık 2017 Salı

UYGURLARIN MENŞEİ


uygurlar ile ilgili görsel sonucu


Uygur tarihi hiç şüphe yok ki Orta Asya tarihinin en önemli birkaç devresinden biridir.
Orta Asya Türk tarihinin eski devrinde, bozkır coğrafyasında bozkır kültürüyle kurulan
üçüncü devlet Uygur Kaganlığı’dır. Uygurlar 744-840 seneleri arasında ilk parlak
dönemlerini, Ötüken ve çevresindeki kurdukları hâkimiyetle yaşamışlar, 840’ta zayıfladıktan
sonra bir kısmı batıya göçmüş, göçtükleri yerde ikinci parlak dönemi yaşamışlardır. Diğer
kısım Uygurlar da Kan-chou bölgesine inerek bugün Doğu Türkistan diye bilinen coğrafyada
varlıklarını günümüze kadar yaşatmayı başarmışlardır.
Soyları Hunlara dayanan, Hun ve Göktürklerin mirasçısı olan Uygurlar ile ilgili
akademik çalışmalar yapan ilk ilim adamı, Japon bilgini Haneda Toru olmuştur. Aslen bir
Budolog olan ve Japonya’da Budoloji’yi kuran kişi olan Prof. Dr. Haneda bu konuyu, ancak
Uygurların Budizmi kabul etmelerinden dolayı ele almıştır. Aynı konu ikinci olarak rahmetli
olan Prof. Dr. Bahattin Ögel tarafından ele alınmış ve bu konuda birkaç makale yayınlamıştır.
Yalnız rahmetli hoca, Uygurların boydan devlet haline nasıl geldiği hakkında ispatlar ortaya
koymuş ve bizleri aydınlatmıştır. En son olarak ise Uygurların Ötüken bölgesindeki hâkimiyet
dönemi Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu tarafından tez çalışması olarak araştırılmıştır.
Bunlardan başka Reşit Rahmeti Arat ve Ahmet Caferoğlu da konu ile ilgili çalışmalar
yapmışlardır. Ayrıca yakın zamanda vefat eden Uygur Türkü Turgun Almas’ın Uygur kitabı
başta olmak üzere araştırmaları Uygurların tarihinin aydınlatılmasında önem arz etmiştir.
Uygurlar VIII. asrın ortalarında Göktürkler’densonra bağımsızlıklarını kazanıp kendi
devletlerini kurdular. Bu Kaganlık yaklaşık yüz yıl devam ettikten sonra, Kırgızlar tarafından
yıkılınca ikiye ayrılan Uygurların bir kısmı Kansu-Ordos bölgesine, diğer bir kısmı ise
Beşbalık bölgesine geldiler. Takip eden asırlar içinde her iki grup da hayat tarzını değiştirerek
yerleşik kültüre geçtiler. Maniheizm, Budizm ve İslam dinlerinin de etkisi buna katılınca eski
Türklerin farklı bir yönleri gün yüzüne çıktı. Neticede yerleşik hayat tarzı onlara günümüze
kadar gelen eşsiz sanat eserleri meydana getirme fırsatı tanıdı. Dolayısıyla Uygurlar, Türk
tarihinin çok farklı bir cephesini oluşturmuş oldular.
Uygur Kaganlığı Asya’nın kalbi olarak adlandırılan, kadim Türk yurdu olarak bilinen,
bugünkü Doğu Türkistan coğrafyasında kurulmuştur. Doğu Türkistan; kuzeyde Rusya, batıda
Batı Türkistan’ı teşkil eden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, güneyde Afganistan,
Pakistan, Hindistan ve Tibet, doğuda Çin (Kansu ve Çing-hai eyaletleri) ile kuzeydoğuda
Moğolistan ile çevrilidir.
Dokuz aileden müteşekkil Uygurlar, 745’te Basmil ve Karluklarla beraber Göktürk
iktidarını yıkarak bağımsızlıklarını kazanmış ve kendi bağımsız devletlerini kurmuşlardır.
Devletin kurucusu Kutlug Bilge Kagan’dır. Başkentleri ise Ordu-Balık şehridir. Uygur adı
Çin kaynaklarında: Huei-ho, Wei-ho, Huei-hu, Wei-wu-er gibi şekillerde geçmektedir. Uygur
adının anlamı ve etimolojisi hakkında çeşitli görüşler vardır. Bunlar: Uygur'un manasının
“şahin gibi hızla hücum eden”, “orman halkı”, “çukur” anlamlarında olduğu söylenmiştir. Gy.
Németh'e göre Uygur adı, uy-”uymak, takip etmek” fiilinden türemiştir. Ebulgazi Bahadır
Han da Uygurların adını “uymak, yapışmak” fiiline dayandırmıştır. Kâşgarlı Mahmud’da ise,
“kendi kendine yeter”manasında kullanıldığı kaydedilmiştir. Kelimenin genellikle Uygur
şeklinde geliştiği, “akraba, müttefik” ten geldiği, On Uygur adının da “On Müttefik”
anlamında olduğu kabul edilmiştir. Çin kaynakları, Uygurların Göktürkler gibi Hunların
neslinden olduğu yolundaki düşüncelerde hemfikirdirler ve onların da kurttan türediklerini
belirtirler. Fakat bunun yanı sıra Uygurların ağaçtan türediklerine dair efsaneler de mevcuttur.
Uygurların 744’de bağımsızlıklarını ilan etmeden önceki tarihi süreçlerine kısaca göz
atmak gerekirse reisleri P’u-sa önderliğinde Uygurlar 627 yılında yüz bin kişilik Göktürk
ordusunu yenmeleriyle şöhretleri artmıştır. Bu galibiyet Uygur ve Töles boylarına büyük
itibar kazandırmıştır. Bu zaferden sonra P’u-sa, Alp İlteber unvanını aldı. Çin kaynakları P’usa’dan
şöyle bahsederler: “Mükemmel harp planları yapıyordu. Savaşta askerlerin önüne
geçip hücum ederdi. Az askerle çok iş yapıyordu…”. P’u-sa zamanı Uygurların refah devridir.
Göktürklerin zayıf olduğu bu çağda Orta Asya’nın kuzeyinde başlıca iki kuvvet vardı. 1- P’usa’nın
emrindeki Uygur Tölesleri 2- Sir Tarduş Tölesleri.
646 yılında Alp İlteber ölünce yerine Çinlilerin kuklası olan oğlu Tu-mi-tu geçti. Bu
devri gerçek bir Kaganlık dönemi olarak kabul etmek zordur. 648 yılında kukla İlteber
öldürüldü. 648 yılında Altay Dağlarında bağımsızlığını ilan eden Ch’epi Kagan liderliğindeki
Göktürkleri de Çinliler, Karluk, Uygur ve Basmilleri kullanmak suretiyle mağlup etmişlerdi.
Daha sonra Çin hâkimiyetini tanımayan Batı Göktürk beylerinden A-shih-na Ho-lu’nun
bozguna uğratılması için hazırlanan Çin ordusuna Uygurlardan yaklaşık elli bin kişilik bir
kuvvet, reisleri Po-jun liderliğinde katılmış, Taşkent’e kadar ilerlemişlerdi. Po-jun, T’u-mitu’dan
sonra başa geçen İlteber idi ve 661-664 yılları arasında Uygurların lideri olmuştu. O
ölünce yerine önce kız kardeşi Pi-li-tu geçti. 680 yılında ise Uygurların başında Tu-chie-chih
adlı reis bulunmaktaydı. Uygurların devlet olma süreçleri bu şekildedir.
717 yılında Uygur İlteberi ile Kargon’da savaşan Bilge Kagan, onu mağlup edip
doğuya kaçmasına sebep olmuştur. Bu bilgiler ışığında Uygurların 740’lı yıllara kadar fazla
bir varlık gösteremediklerini anlıyoruz. Ancak dâhil oldukları Dokuz Oğuz birliği, isyanlarda
daima ön planda bulunmuşlardır. 742-743 senelerinde Göktürklerin hâkimiyeti altında
bulunan Karluk, Basmıl ve Uygur oymakları, Göktürk Kagan’ı Ozmış’ı mağlup edip
öldürdüler. Göktürk Devleti ortadan kalkınca Basmillerin idaresinde yeni bir Kaganlık
kuruldu. Uygurlar sol (doğu), Basmiller sağ (batı) yabguluğu oluşturdular. 744 senesinde
kalabalık Dokuz Oğuz boylarının da desteğiyle Uygur Yabgusu, Basmil Kaganını mağlup
ederek kendini Kagan ilan etti ve Kutlug Bilge Kül Kagan unvanını aldı. Bu suretle hür Uygur
Kaganlığı kurulmuş oldu. Uygurların, Karluk ve Basmıllara göre daha kuvvetli olmasının
sebebi, hiç şüphesiz kalabalık Dokuz Oğuz boylarının kendi yanlarında yer almalarıdır.
Kaynak;
YRD. DOÇ. DR. ALİ AHMETBEYOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...