16 Kasım 2017 Perşembe

Şehadet sebebi



Muaviye döneminde İbni Mülcem tarafından zehirli kılıçla şehit edildi (Ramazan ayının 19 ve 21)

Hz. Ali, 29 Temmuz 598 tarihinde Mekke'de doğmuştur. Kabe'de doğmuş olan tek kişidir. Annesi Fatıma'dır. Haşim'in oğlu Esed'in kızıdır.

Babası ise, Ebu Talib'dir. Ebu Talib de Haşim'in oğlu olan Abdülmüttalib'in oğludur. Bu nedenle Ali, anne ve baba soyu bakımından tam bir Haşimi'dir. Annesi adını, "arslan" anlamına gelen "Esed" veya "Haydar" koymak isterse de Hz. Muhammed'in isteğiyle "Ali" konur. Diğer adlarsa ona lakap olarak verilir.

Daha sonraları bu lakaplara, "Tanrı rızasını kazanmış" anlamına gelen "Murtaza" da eklenir. Künyeleri "Ebü'I-Hasan"la "toprak babası" anlamına gelen "Ebü-Turâb"tır. Bu son künyeyi kendisine Hz. Muhammed verdiğinden, Ali genellikle bu künyesini yeğlemiştir.

Hz. Muhammed; Ali beş yaşındayken yanına alarak bakımını üstlenir. Bu durum 18 yaşına dek sürer. Böylece Hz. Ali'yi Hz. Muhammed eğitmiş, kişiliğini kazanmasına yardımcı olmuştur.

Hz. Muhammed'e peygamberlik Vahi geldiğinin ikinci günü ona inanan ve peygamberliğini kabul eden, dahası her türlü gücüyle onun hizmetine giren ilk kişi olur. Bu bağlılık ömrünün sonuna dek kesintisiz sürer.

Hz. Muhammed'e ilk inanan kişidir. Hz. AIi'nin Hz. Muhammed'e bağlılığı kuşkusuz; "tam bir teslimiyet içinde ve aşk düzeyinde"dir. Hz. Ali için; bütün güzellikler, iyilikler, idealler Hz. Muhammed'e bağlılıktan ibarettir. Peygamber'in Medine'ye göçü sırasında onun yatağına yatarak canını feda etmeye hazırdır. Hz. Ali'nin ilim ve irfan açısından sahabelerin en önde gelenlerinden olması konusunda kimsenin kuşkusu yoktur. Hz Muhammed'in yolunun özünü kavrayan, yakalayan Hz Ali, bu nedenle Aleviler, sahiplendikleri ve izledikleri yola "Hak-Muhammed-Ali Yolu" derler. Bu Yol'u Ehlibeyt Soyu'ndan gelen Oniki imamlar ve Seyyid'ler sürdürürler.

Hz. Ali, Hz. Muhammed'in hem kuramsal, hem de uygulamalı iyi bir ardılıdır. islam öğretisini en iyi ve batîni bir dilde yorumlamaya çalışan ve bunu topluma benimsetenlerin başında gelir.

Hz. Ali dönemi tümüyle iç karışıklıklarla geçer. Ayşe, Talha ve Zübeyr onun halifeliğini kabul etmemiş ve Basra'ya çekilmişleridir.

Hazinede birikmiş parayı ihtiyaçlılara dağıtır. Astar'ın (elçi) ön çalışmalarından sonra Küfe'ye girer. Oradan Medine'ye hicret eder.

Muaviye, Şam'ı başkent edinerek Suriye'ye yerleşir. Devletinin güçlerini orada toparlar. Hz. Ali, Küfe'yi merkez edinerek Irak topraklarına ağırlık verir. Küfe'ye çekilmiştir. Orada Haricilerden ibnü'l Mülcem al-Sarimi tarafından 27 ocak 661 tarihinde zehirli bir kılıç darbesiyle vurulur. iki gün sonra şehit olduğu zaman 63 (veya 65) yaşlarındadır (Ramazan ayının 19-21).

Necef Şehrinde defin edilir. Daha sonraları burada Necef kenti (bugünkü Meşhed-i Ali) kurulur. Türbesinin bulunduğu yer, Necef-i Eşref adıyla anılmaktadır. Hz. Ali, 4 yıl 9 ay halifelik yapmıştır.

İç çekişmelerin doğurduğu sorunlar nedeniyle Hz. Ali'nin kabri gizli tutulmuştur. Ama Ehlibeyt'ten ve Oniki imamlardan olan kimseler Necef'teki kabrini, ilk kez Abbasi halifelerinden Harun-ür Reşit 786 yılından sonra belirleyerek yaptırmıştır. Kabrin üzerine bir bina kurulmuştur.

1636'da Şeyh Safi'nin yardımıyla türbenin yeniden onarımı başlamış, bu çalışmalar 1642'de Şah II. Abbas döneminde bitirilmiştir.

Hz. Ali, 622 yılının sonlarında Hz. Muhammed'in eşi Hatice-i Kübra'dan doğan Fatıma-tı Zehra ile evlenir (Hicret'in 1. yılı, Muharrem ayının 21. perşembe günü). Hz. Fatıma, örnek bir anadır. Yeni oluşturulan islam toplumunda ideal kadın örneğidir. Bu evlilikten İmam Hasan, İmam Hüseyin, Muhsin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm doğarlar. Hz. Muhammed'in soyu, Ehlibeyt ile devam eder. 606 yılında doğan Fatıma, babasından 3-4 ay sonra, yani 632 yılında 26 yaşında Hakka yürür (İkinci Halife Ömer Bin Hatab tarafından dövülüp tekmelenerek kaburgaları kırılır, kırk günlük bebeği Muhsin'de darbe alır, anne ve bebek şehit olurlar.. Hz. Ali, aynı yıl iki önemli desteğini yitirmiştir.

Hz. Ali, Fatıma Ana'nın sağlığında ikinci bir evlilik yapmaz. Arap geleneğini çiğneyerek tek eşli olarak kalır. Ancak onun Hakk'a yürümesinden sonra evlilikleri olur.

İmamet Anadolu Alevi ve Bektaşi'liğinin temelini oluşturan, ona bir inanç kurumu niteliğini kazandıran imamlıktır. Bu kurum on iki imam la sınırlandırılmıştır. Bu kurum Hz. Ali'den başlar ve İmam Muhammed Mehdi ile sona erer. On iki imamlar Hz. Ali'nin soyundan gelmedirler. Bu kutsal zatların ayrı ayrı olgunluk aşamaları ve kendilerine has ayrı ayrı özellikleri vardır. Dünyadaki bütün Alevi kurumlarının tek ortak yanı on iki imam sevgisidir. Sözlük anlamı ile imam; bir inanç topluluğunun öncüsü, başı, veya önderidir. O'nun varlığında dile gelen, biçimlenen inançlar o yolun özünü oluşturur.

Alevi'lere göre imam, üstün nitelikleri taşıyan, Tanrısal sıfatlar taşıyan zaatlardır. Anadolu Alevi'lerine göre ise 'imam' doğrudan Hz. Ali ile başlar. Onun ilm-i kapsamında oluşturulan bir inanç kurumunun temelidir. Hz. Ali'nin görevi sadece toplumu yönetmek değil, Veliyullah vasfıyla donatılmış (Tanrısal sıfatların en belirgin olduğu ve bu mertebeye hiç bir peygamberin ulaşamadığı algılanır; cümle Nebilerin şahıdır) olduğundan, Tanrı'ya en yakın uludur. Olgunluk derecesi bakımından en yüksek aşamadadır... Ölümsüzdür, yücedir.

Alevilikde Tarik'i Müstakim'e (Hakk'a giden yol) girmek, yani yoloğlu olabilmek için on iki İmam inancını ve itikatını taşıması gerekir. Kısacası inançlı olunması için, Hz. Ali ve Hz. Ali soyundan gelen on iki imam'ların kutsallığını benimsemesi ve onlara inanması gereklidir. Bu inancın başlangıcı ve yüce doruğu da Hz. Ali'dir.


HZ. ALİ’DEN ANLAMLI SÖZLER



İşte ben öncekilerin ilmine haiz oldum,

Ve ben sonrakilerin ilmini gizledim.

Bütün Gayp sırlarının kaşifiyim.

Ben her küçük ve büyüğün emiriyim.

İlmim bütün alemlere hitap etmiştir.

OZANLAR DİLİYLE HZ. ALİ...



HALLAC-I MANSUR

Hallac-ı Mansur Hicri 244 / Miladi 858 yılında Beyza yakınlarında bir kasaba olan Tur'da doğmuştur. 922 de Abbasi Halifesi Muktedir'in emri ile Bağdat'ta asılarak, uzuvları (bedeni parçalanılarak) kesilerek işkence ile şehit edilmiştir. Hallac-ı Mansur'un babası islam, dedesi ise Mezdek inancındandır. Hallac-ı Mansur bazende Muhammed bin Ahmet el-Farisi adını kullanmıştır.

SEYYİT İMADETTİN NESİMİ'NiN GÖZÜ İLE

Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Seyyid Nesimi, Irak / Bağdat' ın Nesim kasabasında yetişmiş, Diyarbakır yöresine yerleşmiştir. Halep'te, asıl adı Ebu Abdullah Hüseyin bin Mansur el Beyzavi el Hallac olan Alevi / Bektaşi literatüründe genellikle Hallac-ı Mansur ismi ile anılan zatın (Enel - Hak / Vahdet-i Vücud -/-Tanrı ile varlığın bütünlüğü) inanç ve felsefesini dile getirdiği için, derisi yüzülerek 1417 yılında Halep'te (Suriye) şehit edilmiştir. (Bazı tarihler ise bu şehadetin 1403 yılı olduğunu yazarlar).

Ey benim Şahım, sığınağım,

Fazlı Rahmanım Ali,

Selam ey Şah-ı MerdanAli

Selam ey Fazlı-ı YezdanAli!

ŞAH İSMAİL'İN (ŞAH HATAYİ) GÖZÜ İLE

Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Şah ismail Hatayi, Azeri asıllı Türkmen'dir. Babası Şeyh Haydar, anası Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan' ın kızı Alemşah Halime Begüm Sultan'dır. 1487 yılında Güney Azerbaycan' ın Erdebil kentinde doğmuştur.

Alevilerin Cemlerinde deyişleri en çok okunan 7 Ulu Ozandan biridir. Şah ismail Hatayi, 1500 yılında Erzincan'nın Sarıkaya Yaylasında, Seyyid Ocakları mensubu Dedeler ile Türkmen aşiret ve oba beylerinin katıldığı büyük Türkmen kurultayına başkanlık etmiş ve 9 Eylül 1502 tarihinde de Tebriz'de "Safevi Türkmen Kızılbaş Devletini" kurmuştur. Osmanlı padişahı Yavuz' la 19 Mart 1514' te yaptığı Çaldıran Savaşını kaybetmiş, 1524'te 37 yaşında iken Azebaycan' da Hakk'a yürümüştür. Kabri Erdebil' dir.

Sufi Mezhebimin Nesin Sorarsın

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz

Gözlüye Gizli Yok Ya Sen Ne Dersin

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz



Her Kimin Ki Çerağını Hak Yakar

Mümin Olanları Katara Çeker

Aslımız On iki İmama Çıkar

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz



Şah Hatayi'm Eydür Muhammed Ali

Onlardan Öğrendik Erkanı Yolu

Ali Muhammed'dir Muhammed Ali

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz



PİR SULTAN ABDAL'IN GÖZÜ İLE

Alevi inancı'nda 7 Ulu Ozandan biri olan Pir Sultan Abdal, 15. Yüzyılda yaşamıştır. Asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ın Sivas' ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde yaşadığı bilinmektedir. Yaşam öyküsü Alevi / Bektaşi toplumunun deyiş ve söylencelerine dayanır. Osmanlı imparator'luğunun haksızlık ve zulümlerine karşı, Safevi Kızılbaş Devleti'ni savunan Pir Sultan, döneminin toplumsal sorunlarını kendisine konu edinmiş, Deyiş, Mersiye ve Nefes'lerle halkı bu uğurda motive etmiş ve ileri düzeyde etkilemiştir.



Binbir adı vardır birisi Hızır,

Her nerde çağırsam orada hazır.

Ali'm Padişahtır Muhammed vezir

Bu fermanı yazan Ali değil mi?



Ali ileMuhammed kurdu bu yolu

Mümine saçıldı tarikat gülü

Bir ulu dergâhtır sürelim demi

Ali ile Muhammed'in aşkına



FUZULİ'NİN GÖZÜ İLE

Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Fuzili'nin asıl adı Mehmet'tir. 1504' te Kerkük'te (Irak) doğmuştur; Kerkük'te Bayat Türkmen boyunun Karyağdı soyundan gelmektedir. Kitaplar, Fuzuli' nin en büyük dileğinin uzun yıllar başında beklediği ve gönüllü bekçilik yaptığı, Hz. Hüseyin'in Kabri'nin bulunduğu Kerbela'da (1556) ölmek olduğunu vasiyetinde belirtmiştir. O dönemde veba hastalığı salgını sırasında Hakka yürüdükten sonra, naaşının orada kaldırıldığını yazarlar. Fuzuli'nin en önemli yapıtı Kerbela katliamını da anlatan "Hadikat'üs-Süeda" (Saadete Erenlerin Bahçesi, Leyla ile Mecnun vs.) adını taşıyan çalışmaları arasındadır. Fuzuli, Osmanlı divan edebiyatının tek Alevi şairidir.



Düştü Hüseyin atından Sahra-i Kerbela'ya,

Cibril koş haber ver Sultan'ı Enbiyaya

Şukr-ı Huda ki saye fekendest ber serem,

İkbal-i müstedâm-ı tü ya Murtezâ Ali,



Behr-i necat ber heme çün tâat-ı Hudâ

Farzest iktiram-ı tü ya Murtezâ Ali,

Manend-iKa'be ma'bed ins u melaikest,

Her ca buved makaam-ı tü ya Murtezâ Ali,



Türkçesi: Şükür olsun Tanrıya ki ya Murteza Ali, senin daimi ikbalin, başıma gölge salmıştır. Sana hürmet etmek kurtuluş için Tanrıya ibadet gibi herkese haktır. Makamın neresiyse orası, Kabe gibi insanların da ibadetgahıdır, meleklerin de. Lûtfunun umumi ve şamil sofrasından FuzOli'yeher,an binlerce feyiz erişmektedir



YEMİNİ'NiN GÖZÜ İLE

Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan ve asıl adı Fazıl oğlu Mehmet olan Yemini, 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk yarısında Tuna ırmağı bölgesinde yaşadı. 1519'da yazdığı ve

Alevilerce kutsal kabul edilen, Hz. Ali' nin mitolojik yaşamını konu edinen "Faziletname" (Erdem kitabı) adındaki 7300 beyitten oluşan manzum bir eseri bulunmaktadır. Bir erdem kitabı olan bu kitap, Hz. Ali'nin yaşamının, ehlibeyt ve Hz. Ali sevgisinin yoğun bir biçimde işlendiği temel yapıtlarından biridir.



İmamü'l Müttekinsin bellü bayık

Erenler merdinin merdan'ı Hayder

Cemad'a dil verirsin emr-i Yezdan

Verir nutkun Ölüye canı Hayder.



ViRANi'NiN GÖZÜ iLE

Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Virani, 16. Yüzyılda Eğriboz adasında doğmuştur. Hurufiliği benimsemiş bir Bektaşi ozanıdır. Bir süre Necef'te Hz. Ali'nin türbesinde türbedarlık

yapmıştır. Virani, Balkanlarda Demir Babadan babalık icazeti almış, Hz. Ali' ye olan aşkını dile getiren çok sayıda Deyiş / Nefes yazmıştır. Virani' ye göre "Evrende ve bütün nesnel varlıklarda görünen" Hz. Ali' dir.



İstemem alemde gayrı meyva yı

Tadına doyulmaz balımdır Ali

İstemem eşyayı verseler dahi

Korkmazam sünbülü gülümdür Ali



Virani'yem düştüm şimdi derdine

Vücudum gark oldu çile bendine

Gönül sormaz oldu kendi kendine

Söyler dehanımda dilimdir Ali



KUL HİMMET'İN GÖZÜ İLE

Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Kul Himmet, Tokat / Almus ilçesi / Varsıl köyündendir. 16. Yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır. Bütün nefeslerinde Hz. Ali, 12 imamlar ve Hacı Bektaş Veli'yi büyük bir içtenlikle anlatır. Ölüm ve doğum Kul Himmet' in nefesleri Alevi Cemierinin vazgeçilmez nefesleri arasındadır. İyi bir tekke eğitimi gören Kul Himmet'in, Pir Sultan Abdal'a bağlı olduğu, onun çevresinde yetiştiği, onun müridi olup onu izlediği eserlerinde açıkça anlaşılmaktadır.



Bugün yâr bize geldi Gülleri taze geldi

Önünde Kanber ile, Ali Murlaza geldi.

Ali benim mâhımdir, Kâbe kıblegâhımdır

Mir'aç'takiMuhammed. O benim padişâhımdır.

...

KAYGUSUZ ABDAL'IN GÖZÜ İLE

Anadolunun bazı yörelerinde adı 7 Ulu Ozandan biri olarak anılan Kaygusuz Abdal'ın asıl adı Alaeddin Gaybî'dir. Padişah II. Murat (1421-1451) döneminde ve 1341-1444 yılları arasında yaşadığı, babasının Alaiye (Alanya) Beyi Hüsameddin Mahmud olduğu söylenr. Doğduğu ve öldüğü yer ve yıl kesin olarak bilinmemektedir.

Abdal Musa'nın, Elmalı'daki dervişlerindendir. Uzun yıllar orada hizmet ettikten ve Rumeli'yi gezdikten sonra Mısır'a giderek Kahire'de, Kasr-ül ayn dergahını kurmuştur.

Ali'ye İsmullahderler,

Yüzüne secde ederler,

Tac yerine koyarlar,

Koyamazsın demedim mi?

...

YUNUS EMRE'NİN GÖZÜ İLE

Büyük Alevi / Bektaşi Tasavvuf şairlerinden Yunus Emre'nin, 1238 yılında doğduğu ve 1320'de Hakka yürüdüğü sanılıyor. Hacı Bektaş Veli bendelerinden ve Taptuk Emre'nin dervişlerinden olan Yunus'un, Anadolu'nun bir çok bölgesinde iddia edilen mezarları olmasına rağmen Eskişehir civarında yaşadığı biliniyor.



Ali ile Hasan Hüseyin O'ndan

Sevgisi gönülden ayrılmaz Candan

Yarın mahşer günü Hakk divanında

Ya Muhammet gönül arzular seni

...

GENÇ ABDAL'IN GÖZÜ iLE

Genç Abdal'ın Eskişehir'li olduğu, Şeyh Gazi ve Şücaeddin Veli tekkelerinde sade bir hayat yaşadığı, 1874'da Hakka yürüdüğü dışında kendisi fazla bilinmiyor. Şiirlerinde Genç Abdal, Genci ve Güvenç Abdal mahlaslarını kullanmıştır.



Gene Abdal'ım özüm Hakk'a bağlarım.

Coşkun sular gibi akar çağlarım.

Eşiğine yüzüm sürer ağlarım.

Medet Allah, Ya Muhammed, Ya Ali.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...