22 Kasım 2017 Çarşamba

LALENİN HOLLANDA'YA YOLCULUĞU


Avrupa 'nın laleyi keşfetmesi 16.YY ikinci yarısındadır. Çeşitli kaynaklara göre lalenin Avrupa’da görünmeye başlaması 1555-1562 tarihleri arasına denk gelir. Avusturya-Macaristan İmparatoru’nun Kanuni Sultan Süleyman nezdinde ki büyükelçisi Ogier Ghiselin de Busbecq'in İstanbul’dan Avrupa'ya götürdüğü bitkiler arasında lale soğanlarının da bulunduğu bilinmektedir.
Lalenin Avrupa’ya kesin gidiş tarihi ve nasıl gittiği çeşitli kaynaklarda benzerlikler gösterse de tam bir fikir birliği yoktur. Büyükelçi Busbecq'in götürdüğü lale soğanları Kanuni tarafından mı hediye gönderilmiştir yoksa büyükelçi merakı nedeni ile mi alıp gitmiştir, o da çok net değildir.üzücü yanı 16. YY nda ilk kez Osmanlı topraklarından Hollanda’ya giden Lalenin 18. YY da Hollanda’dan ithal edilir hale gelmiş olmasıdır.Osmanlı’dan sonra Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Genç Cumhuriyetin yaraları sarma ve ayağa kalkma süreci sonrasında tekrar dünyayı saran savaş vahşeti, cumhuriyete bulaşmamış ama sıkıntıları insanlara çok zor günler yaşatmıştır. Bunca sıkıntı sonrasında artık lale devri de, lalenin Hollanda’ya ilk kez Osmanlı topraklarından gittiği hikâyeleri de neredeyse unutulmaya yüz tutmuştur bileAnavatanı Pamir, Hindukuş ve Tanrı dağlarıdır[1- King, Michael (2005). Gardening with Tulips. Portland, OR: Timber Press. s. 16. ISBN 0-88192-744-9.]. Türkler göçleri esnasında bu bitkinin soğanlarını Anadolu'ya getirmiştir.Osmanlı dönemindeki önemini vurgulayan Çiçek, lalenin, Fatih Sultan Mehmet zamanında Tire'den İstanbul'a götürülen 23 bin kişi tarafından taşındığını, ünlendiği bılınır.Lâlenin anavatanın Orta Asya olduğu yaygın bir görüştür. Beşir Ayvazoğlu Lâlenin Türkistan’ın bozkırlarında yabani bir çiçek olarak uç verip, Bulgar Türkleriyle İdil boyuna, Timuroğulları ile Hint’e, Selçuklularla İran’a ve Anadolu’ya geldiğini savunmaktadır. Lâleye yabani olarak Akdeniz’in kuzey kıyıları ve Japonya’da da (Orhan Şaik Gökyay, “Divan Edebiyatında Çiçekler”, Tarih ve Toplum, Sayı 76, Nisan 1990, s. 30.)rastlanmaktadır.
Kaşların göz ile ediyor cengi
Söyleşir yavrılar, koç yiğit dengi
Çiçekte, meyvada yoktur menendi
Lâleden kırmızı,gülden ziyade
Karacaoğlan
Çayır çemen hep seçildi
Dolu peymâne içildi
Lâle sünbüller açıldı
Cennet oldu bağlar şimdi
Gevheri
.Derleme;Akcan Mir
Görüntünün olası içeriği: bitki, çiçek, doğa ve açık hava

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KARAKEÇİLİ YÖRÜK AŞİRETİNİN TARİHİ

Bir milletin kültürü,geçmişinden süzülüp gelen maddi ve manevi değerlerin bütününden meydana gelir. Büyük Türk milletinin tarihi dünya tari...